1 Kasım 2011 Salı

KALİTELİ ZEYTİNYAĞI NASIL ANLAŞILIR?

Zeytindostu Derneği tarafından 6 Mayıs 2011 tarihinde Yatağan’da, “Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü 9. Ortak Akıl ve Güçbirliği Toplantısı” düzenlenilmişti.  Bu toplantının her açıdan yararlı bir toplantı olduğunu, önceki yazımda belirtmiştim. Keşke, konuyla ilgili Oda başkanları, sektörün “Kanaat Önderleri” ve daha fazla üretici bu toplantıya katılabilseydi…
Toplantıya katılanların sahip olduğu ufuk zenginliği gibi onlar da bu konuda daha zengin bilgi edinimine ve sektörle ilgili düşünce zenginliğine sahip olabilirlerdi… Neyse, toplantıya katılanlar, edindiklerini, çevreleriyle paylaşırlarsa; bu eksiklik de belli ölçülerde giderilmiş olur… Düzenlenilen toplantıda, iki grup halinde  “Tadım Eğitim Paneli(TEP)” yapıldı. Öğleden önce verilen 30 kişilik ilk grup tadım paneline,  “Çine Zeytincilik Meslek Yüksek Okulu” öğrencileri katıldı. Panelin eğitimleri, aslında mesleği muhasebecilik olan ama bu konuda kendisini geliştiren ve tadım eğitimi konusunda bir “duayen/otorite” diyebileceğimiz Serdar Öçten Ünsal tarafından verildi.
 İkinci grup eğitim, öğleden sonra gerçekleştirildi. Ortak Akıl ve Güçbirliği toplantısını düzenleyerek, başarılı bir organizasyona imza atan Zeytindostu Derneği Muğla İl Temsilcisi Atilla Totoş, öğleden sonraki oturumlar sırasında yanıma gelerek, ikinci grup eğitim için oluşturacağı gruba katılıp-katılmayacağımı sorduğunda, katılmayacağımı söylerken, o sanki katılmam konusunda ısrarlı bir tavır sergiliyordu. Açıkçası, pek önemsememiştim bu tadım eğitimini… Oturum arasında, fikrimi değiştirdim ve bu eğitime katılmak istediğimi söyledim. Prof. Dr. Ayhan Çıkın hocayla bu eğitime katıldık. Zeytin diyarı bir kentte yaşıyoruz madem, kaliteli zeytinyağının nasıl anlaşıldığını da bilmemiz gerekirdi… Evimize aldığımız ve sofralarımıza katık yaptığımız zeytinyağı, gerçekten iyi ve damak zevkine uygun bir yağ mı, değil mi; bir tüketici olarak bunu anlasam-bilsem iyi olurdu… Ayağımıza gelen bu fırsatı, geri çevirmek olmazdı…
Tadım Panelisti Serdar Öçten Ünsal, konusuna hâkim ve yaptığı işin ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan bir kişi olarak gerekli açıklamaları yaptıktan sonra asistanı Ayşe Aktül bizlere, “Algılanabilir Kusurların Yoğunluğu” ve “Algılanabilir Pozitif Özelliklerin Yoğunluğu”nu içeren 7 adet “Profil Kâğıdı” dağıttı. Bu kâğıt(lar)da, algılanabilir negatif unsurlar(kusurlar) şu şekilde sıralanıyordu: kokmuş-çamurlu tortu/küflü-rutubetli-topraksı/şarabımsı-sirkemsi-asit-ekşi/metalik/çürük-bayat-okside/diğerleri. Aynı kâğıtta algılanabilir pozitif özellikler ise şu şekilde belirtiliyordu: meyvemsi/acılık/yakıcılık.
Tadım paneli 7 tur halinde düzenlenildi ve bizlere 7 ayrı zeytinyağı numunesi, minyatür plastik bardaklar içinde verildi. Önce bardaktaki yağ, ağza bir yudum halinde alınıyor, dilin üzerinde ve ağzın içinde dolaştırılıyor, yağ kesinlikle yutulmuyor. Yağ ağızdayken, dişlerin arasından hava çekilerek burundan veriliyor. Bu işlem üç kez tekrarlanıyor ve ağızdaki yağ, boş bir bardağa çıkarılıyor. Bu işlemler sırasında, yağ kesinlikle yutulmuyor.  Daha sonra bu yağdan alınan/hissedilen tat, bize verilen kâğıtlar üzerinde, olumlu veya olumsuz özelliklerin karşısındaki düz çizgi üzerinde, sıfır noktasından başlayarak işaretleniyor. Hissedilen tadın derecesi burada belirtiliyor.
Bize verilen ilk yağ, şeker gibi yağdı. Ben bunu, profil kâğıdı üzerinde iyi yağ olarak işaretledim. Daha sonra dağıtılan yağ numunelerinde; kokmuşluk, çamurlu tortu, küf-rutubet-topraksı- şarabımsı-sirkemsi-ekşi-metalik-çürük-bayat-meyvemsi-acılık-yakıcılık var mı yok mu; aldığımız tadı bu belge üzerinde işaretledik. Tadılmak üzere bize verilen yağ numunelerinde; güneşte kalmış, hava almış, toprakla temas etmiş (dip)zeytinin yağı ve çiçekyağıyla karıştırılmış yağlar ile kaliteli yağ da vardı… Ben her turda, bize verilen yağların tadını almaya çalışıyor ama bunlardan tam bir şey anlayamıyordum. En son bir yağ verildi bize, bu yağda bir tazelik, meyvemsi tat, yeni kesilmiş çimen kokusu vardı ve dilin üzerini boğaza kadar yakıyordu. Bu yağda bir lezzet, tat olduğunu anlıyordu insan, hemen… Bu işlemlerden sonra, 8. turda bize bir yağ daha tattırıldı. Bu yağ şeker gibi bir yağdı ve hiçbir yakıcılığı, meyvemsi tadı, aroması yoktu. Bunun iyi bir yağ olmadığını anlamıştım, o an… Oysa bu yağ, ilk turda bize sunulan ve tat olarak benim beğendiğim bir yağdı. Kısa süreli bu eğitim sonunda, iyi yağ ile iyi olmayanını ayırt edebilir noktaya gelmiştik!.. Panele katılanlar da aynı düşüncelere sahipti…
Olumsuz özelliklerden: kokmuş-çamurlu tortu, burun ile; şarabımsı-sirkemsi koku ve tat, burun ve ağız ile; çürük-bayat-okside tat, burun ile; metalik tat, ağız ile; diğerleri(rutubet kokusu-odunsu tat-şeker gibilik<kurtlu zeytinden elde edilen yağ>), burun ve ağız ile anlaşılıyordu. Olumlu özelliklerden: meyvemsi tat(çimenin biçildiği andaki duyumsanan/hissedilen taze ot kokusu gibi), burun ile; acılık ve yakıcılık(çağlayı kırıp yedikten sonra ağızda hissedilen acılık gibi; bu tat, yağ içindeki fenol bileşenlerden ileri geliyor ve erken hasat zeytinlerden elde edilen yağlarda bulunuyor), ağız içinde ve genize kadar olumlu, boğazdan aşağısı yanarsa bu olumsuz bir özellik.  Boğazdan aşağısı yanıyorsa; bu yağ, bayat ve asidi yüksek yağ demektir.(Metalik tat; Sıkım makinelerinin paslı olmasından ve yağın laksız teneke kaplarda saklanmasından kaynaklanır. Odunsu tat ise; Soğuk vurmuş zeytinlerden ve/veya kurak geçen mevsim sonucu meyve etinin geliş(e)memesi ve zeytin çekirdeğinin iri olmasından ileri gelir.)
SONUÇ: Yatağan’daki toplantıda ele alınan konular kadar, bu toplantının içinde 30’ar kişilik iki grup halinde bir “Tadım Eğitim Paneli(TEP)”nin gerçekleştirilmiş olması, bu toplantıyı daha anlamlı ve nitelikli hale getirdi... Bölgemizde tadım eğitim panellerinin yapılması gerekiyor. Tadım panelistlerinin çoğalması, yağlarımızın daha kaliteli olmasını sağlayacak, bu konuda iç dinamikleri yaratacak ve otokontrol sistemini de geliştirecektir. Muğla’da ve diğer illerde, zeytinin olduğu her yerde, bu tür tadım eğitim panelleri yapılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Bu toplantılara, sektörle ilgili Oda ve kuruluşlar öncülük yapmalı, sponsor olmalıdırlar. Bulunduğumuz yerlerde güzel işlerin yapılmasında, bu tür kurumsal önderliklere ihtiyaç bulunmaktadır. Kısa süre içinde Milas’ta böyle bir tadım eğitim panelinin gerçekleştirilmesi; Milas zeytinyağları için bir dönüm noktası olacak, toplumda kaliteli zeytinyağı kullanma bilincini yaratacaktır. Bu tip çalışmalarda; Belediyemizin, Kaymakamlığımızın ve ilgili Odalarımızın işbirliği, güçbirliği ve dayanışma içinde olmaları; bundan sonraki süreçte sektör açısından bir dizi olumlu gelişmelerin de ortamını ve zeminini yaratacaktır…
Not 1: İyi zeytinyağının anlaşılmasında, duyusal organ olarak, ağız(dil dâhil)ve burun dışında organlar kullanıl(a)maz. Renk yanıltıcıdır.
Not 2: Bu kısa süreli eğitim sırasında, verdiği bilgilerle, bizleri iyi zeytinyağı ile iyi olmayanını birbirinden ayırt etme yeteneği ve becerisini kazandıran, “Tadım Panelisti” Serdar Öçten Ünsal ile asistanı Ayşe Aktül’e teşekkür ediyorum.
Kaynak: www.milasbilgi.com

ZEYTİN ÜRETİCİSİ OSMAN MENTEŞE İLE YAPILAN GÖRÜŞME

— Siz hem bir zeytin üreticisi hem de atölye tipi(Butik İşletme) zeytinyağı sıkma işi yapan bir kişisiniz. İsterseniz önce sizinle, bir zeytin üreticisi olarak konuşalım, daha sonra yağ üretimiyle ilgili olarak konuşalım. Milas zeytinciliğinin gelişmesi ve daha iyi duruma gelebilmesi için öncelikle yapılması gerekenler nelerdir?
— Bir Milaslı olarak bu topraklarda zeytinle uğraşmaya başladığımda büyük bir üzüntü ile karşılaştım. Bizim Milas’ımız zeytin varlığı bakımından belki Türkiye’de ikinci, ya da üçüncü büyüklükte… Ama burada, benim gözlemime göre, zeytin üretimiyle ilgili olarak yapılmaması gereken bütün şeyler yapılıyor. Bunları tek tek sayabiliriz. Ağaçlarımızı buduyor muyuz? Hayır… Tabi burada büyük çoğunluktan bahsediyorum. Ağaçlarımıza düzenli gübreleme programı uyguluyor muyuz? Hayır… Halkalı leke, zeytin sineğine, zeytin güvesine, pamukçuk hastalıklarına karşı ağaçlarımıza düzenli bir ilaçlama programı uyguluyor muyuz? Hayır. Zeytin hasadını zamanında mı yapıyoruz? Hayır… Zeytin hasadı yaparken ağaçlarımıza sırıkla vurarak, topluyor muyuz? Evet… Bu durum, ağaçlara zarar veriyor mu? Evet… Artık bu evet ve hayır dediklerimiz, dünyada uygulanmayan şekiller. Yani 2 bin yıl öncesinin hasat metoduyla ağaçları vurarak, ağaçlara eziyet ederek, hasat yapmak, ondan sonra  o ağaçlardan ileriki yıllarda verim beklemek imkansız gibi bir şeydir ki Milas’ta da bu yaşanıyor. Benim kanaatime göre; düzenli bir beslenme programı yani gübreleme programı, düzenli sulama, düzenli ilaçlama programı ve öne çekilmiş hasat yapılır ise(ki bu süre, Kasım ve Ocak ayları arasıdır) zeytin ağaçlarında, Milas yöresinde ve Aydın yöresinde rastlanan; bir yıl var  yılı, öbür yıl yok yılı miktarını aşağı çekebiliriz.  Bir yıl 100 alıyorsak, öbür yıl belki 2o alırız, belki 30… Ama sıfır almayız.
Milas Zeytinyağını Dünyaya Tanıtan Marka — Ürünün yok yılında sıfır ürün alınmasının nedeni ne?
— Bu aslında bütün ürünlerde vardır. Ama bu, zeytinde daha çok görülür. Buna periyodonsite denir.  Bu sene ayva bol, kiraz bol deriz. Öbür sene bu ağaçlarda ürün biraz daha az olur. Ama bu durum bu ağaçlarda pek fark edilmez. Ama bu, zeytinde çok belirgin bir şekilde fark edilir. Zeytinin yapısında, genetiğinde bu vardır. Bir de zeytinin cinsleri içinde bu faklılıklar görülür. Bizim memecik cinsi buna en duyarlı olan türdür. Ama Gemlik öyle değil. Gemlik her sene veriyor. Bu sene 100 veriyorsa, öbür sene 50 veriyor, 60 veriyor. Ama memecik öyle değil. Memecik bu sene 100 veriyorsa; bakmıyorsan, sulamıyorsan, ilaçlamıyorsan, gübrelemiyorsan; öbür sene sıfır veriyor.
— Ağacın öbür sene hiç ürün vermemesinde, ağaç, kendisini döverek hasat yapanlardan intikam mı alıyor yani?
- Belki intikam alıyor. Ben size şöyle söyleyeyim; ben burada ilk zeytin işine başladığım 1998 yılında, koca koca sırıklarla ağaçların dövülerek, dalları kırılarak, filizleri kırılarak hasat yapıldığını görünce içim sızladı, sanki kendimi o sırıklarla dayak yemiş gibi hissettim. Yani ağaç, sizin de söylediğiniz gibi intikam alıyor. Biz ağacımıza bakarsak, bu sene yüz öbür sene belki 25 alacağız. Ama öbür yıl yok yılı olmayacak, az da olsa ürün alma şansımız olacak. Ama 50 almayacağız, 60 almayacağız. Memecik zeytinin özelliği bu. Ama Gemlik’te böyle değil. Gemlik’te var yılı yüz, öbür yıl 60… Bu bir gerçek… Belki bundan dolayı pek çok çiftçimiz, Gemlik çeşidinin dikimine yöneldi. Ekonomik nedenlerle, Gemlik türünün üstünlüğünü bu nedenlerle kabul etmek lazım. Memecik türü de verdiği yağ ve bu yağın özellikler bakımından diğer türlerle kıyaslanamaz. Yağı çok değerlidir. Yağ olarak Gemlik’ten çok farklıdır. Aroma ve tad özellikleri bakımından; memecik bambaşkadır. Gemlik, düz bir yağ… Ama bizim memecik yağımız içinde birtakım baharatımsı özellikler taşıyan, ilave kokuları olan, yoğun zeytin kokusunu hissedebileceğiniz; bir yağ… Gerçekten çok güzel bir yağ. Ama usulüne uygun bu yağı üretmek gerekiyor. Milas’ta maalesef bunlar yapılmıyor.
— Neden bunlar Milas’ta yapılamıyor? İlgili kuruluşlar bu konuda eğitme, aydınlatma ve bilinçlendirme görevlerini yapamıyorlar mı, ya da eksik mi yapıyorlar?


— Ben bu konuda bir yorumda bulunmak istemiyorum ama çiftçilerimizin bunu öğrenme, uygumla arzuları çok sınırlı… Böyle bir şey yapmak istemiyorlar, değişiklik yapmak istemiyorlar yani değişime kapalılar… Değişikliğe tepki gösteriyorlar.  Değişime yatkın değiller. Anadan- babadan ne gördüler, ne öğrendilerse; bunu uyguluyorlar. Budama nedir, gübreleme nedir bilmiyorlar. 1998’den sonra her ortamda çitçilerimize bunu anlatıyorum; ama bir türlü bunu kimseye dinletemiyorum. Al budamayı… Ağaçlıhöyük Köyünde, zeytin ağaçlarını ilk budayan benim. Ha şimdi, birazcık budama başladı.
— Siz budama yapıncaya kadar hiç budama yapılmıyor muydu?
- Hayır!!! Budama dedikler, imar adı altında yaptıkları, yani kuruyan dalların kesilmesi… Oysa budama bu demek değil. Hâlbuki budama ağacın hava almasın sağlayacak, foto sentez olayını gerçekleştirecek bir sistem demektir. Ağacın orta göbeğini alacaksın. Ağacın dalları hava alacak, güneş ışığını görecek. Bu sayede ağaç meyvesini rahatlıkla olgunlaştırabilsin. Bunlar yapılmıyor.
— Orta göbekten kastınız, ağacın ortasındaki kalın dalların, gödenin üst kısımlarının kesilmesi mi? Bu konuda ürkek davranmamak, ağacın ortasındaki dalları keserken acımamak mı gerekiyor?
— Ben o görüşteyim. Ben bunu uyguluyorum.  Budamanın getirdiği bir başka şey var; budamadan çıkan odunu da bir şekilde değerlendiriyorsun. Değişik değerlendirme şekilleri var. Belki biz, bunu, en kötü şekilde değerlendiriyoruz; yakacak diye kullanıyoruz. Mesela ben size bir şey göstereyim; adam zeytinini budamış, budadığı ağaçlardan bakın neler yapmış? Hediyelik eşya diye de satıyor bunları. Araba yapmış, yaba yapmış, kaşık yapmış mesela, kızartma tutacak yapmış. Ben bunu Datça’da Güller Dağı bölgesinde, bir Amerikalının fabrikasından aldım. Şimdi sahip değiştirdi burası. Onlar imal etmiş bunu. Bunlar budamanın yan ürünleri. Budamanın ürünlerini odun olarak değerlendirmek, hediyelik eşya yaparak gelir elde etmek te mümkün. Bunlar Milas’ta yapılmıyor, o zaman insan üzülüyor. Kendi memleketi için üzülüyor insan. Ağaçlar sulanabiliyor mu? Sulanmıyor. Deniyor ki, bizim ağaçlar bayırda… Belki her yere su çıkmayabilir. Ama su çıkabilecek yerlerdeki ağaçların dibine setler yaparak, ağaçları sulama imkânı sağlanabilir. Hiç sulanamayan bölgelerde, daha sert budama yapmak lazım. Yani ağaçtan daha çok kesmek lazım. Neden? Çünkü ağaç besin değerini topraktan alıyor, yukarı doğru taşıyor. Taşıdığı yer yüksekse, o zaman daha az besleniyor. Taban arazilerde damlama yöntemiyle sulamak daha uygun bir yöntem. Ben böyle yapıyorum. Ama Milas’ta biraz lükse kaçıyor. Taban arazilerde hiç sulama yapılmıyor. Ama doğrusu, damlama yöntemiyle ağaçlarınızı sulamak. Şimdi şöyle bir olanak var; çiftçilerimiz bunda yararlanabilse keşke… Bir hibe destek fonları çıktı. Bu hibe destek fonları içinde basınçlı sulama sistemleri var. Bunun içine damlama sulamada girebiliyor. 50 milyara kadar hibe limiti var. Ayrıca Ziraat Bankasının faizsiz kredi uygulaması var.

Gübreleme konusu var bir de. Zaman zaman çiftçi arkadaşlarla konuşuyoruz; ne gübresi attıklarını soruyorum onlara… 15x15 diyorlar. Niye 15x15 attın? Zeytin gübresi o, diyorlar. Zeytin gübresi o mu acaba? Topraktan numune almadan, numuneyi analiz ettirmeden, toprağın gerçek ihtiyacı olan gübreyi vermeden; 15x 15 gübre kullanmak ne derece doğru? Ha, hiç yoktan iyi… Ama düzgün bir gübreleme için toprak analizi yaptırmak, toprağın ihtiyacı olan gübreyi kullanmak gerekiyor.
İlaçlama da çok önemli. 3 türlü ilaçlama var. Birincisi, şubat’ta ve nisan’da bordo bulamacı yapacaksınız. Yapmazsanız, ağaçlarınızda halkalı leke denen bir hastalık oluşur. Yapraklar, halka halka sararıyor, ondan sonra dökülüyor. Ağacın beline yapılan kireç badanasının ağaca bir faydası yok. Ben onu pek anlamıyorum. Çünkü zeytin ağacına gelen hastalık tepeden, dallardan geliyor. Sinek geliyor, güve geliyor. Bufongos hastalığı geliyor. Bordo bulamacı, yaprakların dökülmesini önler. Yapraklar dökülürse, ağaç meyve tutmuyor. Zeytinleri çeşitli hastalıklardan korumak için ilaçlama konusunda yeterli bilinç ve çaba yok.  Ben bu konuyu üreticilerle konuştuğum zaman birçoğu böyle bir şeyi ilk defa duymuşçasına dinliyorlar. Şaşırıyorlar. Bazıları doğru söylüyorsun diyorlar ama uygulama yok. Zeytin güvesi diye bir hastalık var mesela. Bu zeytin güvesi Haziran ayı içinde zeytinin içine giriyor, orda uyuyor, sonra eylül’de, sen bakıyorsun oh zeytin ne güzel diye, seviniyorsun iyi ürün alacağım diye; ama bu güve zeytinle sapının arasına giriyor, zeytini sapından kesiyor ve zeytin yara düşüyor. Haziran’da sen ilacı atmazsan, büyük bir ihtimalle, eylül sonuna doğru bu durumla karşılaşıyorsun. Mesela iki-üç sene önce burada büyük bir döküntü oldu; nedeni de buydu. Diğeri zeytin sineği. Zeytin sineği zeytinin içine giriyor, zeytini çürütmeye başlıyor. Çıkan yağ kalitesini düşürüyor, yağ asidini yükseltiyor. Sonuçta bozuk bir yağ elde ediyorsun. Mesela bizim bu çevre köylerde yanlış bir düşünce var; zeytin kurtlanınca, tane yağlanırmış gibi… Bu çok yanlış bir düşünce. Zeytinle ilgili yapılmaması gereken şeyler burada yapılıyor. Bir Milaslı olarak, bu duruma çok üzülüyorum. Kamudan başlayarak, sivil toplum kuruluşlarına kadar herkes bu yanlış düşüncelerle mücadele etmelidir. Yoksa zeytinciliğimiz gelişemez, yerinde sayar.
— Bazı yerlerde kuruyan zeytin ağaçları var, bunun önlenmesi için ne yapmak lazım?
— Bu vertcilum/solgunluk hastalığıdır. Bunun kesin bir tedavisi yok. Bu tüm dünyada böyle. Zeytine yakın pamuk ve domateslerden geçiyor bu hastalık. Sulama ile zeytinden zeytine geçebiliyor. Bunu önlemek için ne yapılması lazım? Mesela benim böyle 12 ağacım vardı. Ege Üniversitesinden bir uzman önerisiyle şöyle bir uygulama yaptım. Bu yönteme, solarizasyon sistemi deniyor. Ağacın gövdesinden taç yapraklarının hizasına kadar 15-20 cm. derinliğinde havuz kazıyorsun. Sonra bunun içine iyice su dolduruyorsun. Üzerini hava almayacak şekilde güneş ışınlarını geçiren naylonla kapatıyorsun. Hiç hava almasın diye. Ağacın gövdesinden boğumu iyice sıkıyorsun, ağacın taç yaprakları hizasından naylonun üzerini toprakla kapatıyorsun. Hazirandan başlayarak yaz mevsimi boyunca Ekim ayı sonuna kadar naylon orada kalıyor. Ekimde kaldırıyorsun. Amaç şu: güneş ışınlarını oraya çekmek, bu hastalığa neden olan mantarları öldürebilmek. Biz bunu 12 ağaçta yaptık, 8’ini kurtarabildik. Benim ulaştığım sonuç bu. Eğer erken evrede bunu yapabiliyorsan, faydalı, ağaç kurtuluyor. Hiç yoktan iyi. Masraflı bir şey değil. Bir-iki dal kurudu; bunu hemen yap, fazla bekleme… Kuruyan dalları keseceksin, aletleri de dezenfekte edeceksin.
— Bu bölgeye uygun zeytin çeşidi nedir?

— Bu bölgeye en uygun zeytin türü: Memecik. Memecik, buranın evi. Bu cins, asırlar boyu burada yetişmiş, sonuçları alınmış, buraya başka çeşitleri taşımak pek doğru sonuçlar vermeyebilir. Şimdi artık bölgesel yağlar söz konusu. Dünya bunu böyle yapıyor. Yöreye uygun yağ çeşitleri aranıyor şimdi. Bu, ilerisi için gerekli.   Coğrafi olarak yağ çeşitleri gruplandırılmaya çalışıldığı zaman, bizim bu yöre için yapılacak olan tespit; memecikten elde edilen yağlar olacaktır. Gemlik, bizim bu yörenin yağı olarak kabul görmeyecektir. Gemlik sofralık, memecik ise yağlık zeytindir. Gemlik yağı, çiçek yağı gibi bir yağdır. Ben burada bir tecrübemi anlatmak istiyorum. Benim 1000 ağaçlık bir Gemlik ürü zeytinliğim var. Buradan elde ettiğim zeytinleri, kendi küçük tesisimde sıktım. Ağaçlar küçüktü daha. Oradan topladığım zeytinlerden 30 kg yağ çıktı. Makineden yağ karken her seferinde tadıyorum. Baktım, bu benim alıştığım bir tat değil. İnsan az çok anlıyor bunu. Gemlik zeytininden üretilen yağ, başka bir yağ. Bizim memeciğin yağına hiç benzemiyor. Gemlik her sene vermesi açısından ekonomik bir ağaç. Benim önerim şu: 100 tane zeytin ağacı/fidanı dikiliyorsa, hiç olmazsa bunu 40 tanesi memecik türü olsun. Tümüyle Gemliğe yönelmek, yağ açısından, ileriki zamanlarda pekiyi sonuçlar vermez.
— Milas zeytin potansiyeli açısından çok önemli bir yer. Buna rağmen Milas, bugüne kadar, zeytinyağında neden isim ve marka olamadı?
— Evet, Milas yağları bir türlü marka olamadı, kendisini kabul ettiremedi. Milas yağı dedin mi, dışarıda, “kötü kokar o, rafine yağdır o” derler hemen. “Asidi yüksektir” onun derler hemen. Milas yağları konusunda sanki bir önyargı oluşmuş gibidir. Ben bu işe soyunduğum zaman, benim Milaslı olduğumu öğrenenler, Ayvalık yöresindekiler, bana küçümseyerek bakıyorlardı, bazı toplantılarda… Ben bunu önce pek anlamadın, davranışlarına pek anlam veremedim. Sizin yağ işe yaramaz, sizin yağ ancak rafine olur diyorlardı. Evet, bizim yağların asidi, peroksidi yüksek olduğu için böyle diyorlardı. Bu da bir gerçek. Tariş’in üretim kayıtlarına bak, ne kadar yağ alınmış, ne kadarı rafine kalitesinde; anlarsın. Bizim yağlar, büyük çoğunlukla yüksek asitli yağlar…
— Asidin yüksek olmasının nedeni nedir?
— Asidin yüksek olmasının bir dalda oluşan nedenleri var, bir de daldan sonra oluşan nedenleri var. Dalda oluşan nedenleri; eğer sen zeytin sineğine karşı mücadele etmezsen, bir kere meyveyi sineğe yedirdiysen, asitleşme orada başlıyor. İkinci dalda oluşan asit nedeni; sen mart ayında zeytin toplarsan, o dalda bile olsa, zeytinde bozulma başladığı için, asit değeri yükseliyor. Bunlar, dalda oluşan nedenler. Zeytini yere indirdiğin vakit; zeytini en fazla 24 saat içinde sıkman lazım. Hijyenik koşullarda saklaman lazım, zeytini… Nedir o hijyenlik? Zeytini hava alan plastik kasalarda, fabrikaya getireceksin bir kere.  Biz ne yapıyoruz, gübre çuvallarının içine tıkış tıkış (sıkıştırılmış bir şekilde) dolduruyoruz, fabrikaya getiriyoruz. Oralarda günlerce bekliyor, zeytin. Kızışıyor ve fermente olmuş bir zeytin sıkıma giriyor. Sıkıma girerken zeytin yıkanıyor. Yıkama suyu zaten pislenmiş bir su. Zeytin aynı suyla yıkandığı için temiz bir su değil bu yıkama suyu. Yapılması gereken temiz bir suyla zeytini yıkamak. Dolayısıyla, kötü mal koyarsan kötü, iyi mal koyarsan iyi mal alırsın. 
— Başka yerlerde nasıl oluyor bu iş?
— Ben Ayvalık’ta rastladım üretim sürecine, gıpta ile izledim orayı. Orada, ağaçtan zeytinler toplanıyor, fabrikaya geliyor, boylarına göre ayrılıyor, yüksek boylu olanlar salamura olarak ayrılıyor, belli bir kalibrajdan sonrası üretime(sıkıma) giriyor. Böyle bir sistemle sıkılan zeytinlerden mis gibi bir yağ çıkıyor. Ama bizim Milas’ımızda bu yapılmıyor. Böyle bir şey yok Milas’ta, ben görmedim. Ama yapılması gereken bu. Çünkü yağımız gerçekten çok güzel. Ben İtalya’da bir yağ fuarına katıldım. Yağımız, uluslararası bir katalogda(L’extravergine 2007 katalogu) yer aldı. Yani yağı iyi ve bilimsel yöntemlerle elde edersen, ortaya çok güzel, leziz bir yağ çıkıyor. Bizim Milas yağımızın tadı/lezzeti, başka bir yağda yok.   
— Kaliteli bir yağın elde edilmesinde genel anlamda üreticilerimize önerileriniz neler olacak?
— Bir ağaçlara bakacaklar. Bakılan ağaçtan iyi ürün elde edecekler. Zeytin sineğine uğramamış, yerlere dökülmemiş ürün elde edecekler. Dip zeytinler yani yere dökülen zeytinler ile baş zeytinleri birbirine karıştırmayacaklar. (Örneğin Benim butik/küçük sıkma makinesinde ürettiğim yağ, tümüyle, baş zeytinlerinden elde edilmektedir.) Zeytini fabrikaya götürdüklerinde en fazla 24 saat içinde sıktıracaklar. Zeytin çuvalların içinde değil, plastik kasalarla taşınacaklar.  Ben bunu test ettim kendi açımdan. Aynı zeytini çuvalla fabrikaya götürdüm, beklettim 2 gün, 2 asit yağ aldım; aynı zeytini plastik kasayla götürdüm, 2 gün beklettim, 1 asit yağ aldım. Bu kadar basit. Buna dikkat etmek gerekiyor. Plastik kasa kullanımı konusunda üreticiyi nasıl ikna edebiliriz, bunu araştırmak, bunun çalışmasını yapmak gerekiyor. Ben bunu Tariş’e önerdim vaktiyle. Siz nasıl pamuk üreticisine harar dağıtıyorsunuz, aynı şeyi zeytin üreticisine plastik kasa dağıtımını da yapabilirsiniz dedim. Kasayı zimmetleyin onlara, getirdiği üründen düşün tutarını. Ama buna girilmedi hiçbir zaman. Yağın kalitesinde hasat zamanı da çok önemli. Zeytin hasadına Kasım sonu, Aralık başında başlamak ve Ocak sonunda bitirmek lazım. Böyle yapıldığı zaman, yağda kaliteyi yakalamak mümkün. Üretici zeytin dalda olgunlaşsın diye bekliyor, hasada Ocak’ta başlıyor ve Mart sonuna kadar bu devam ediyor. Bu yanlış bir düşünce ve geç kalınmış bir hasattır. Bu durum, doğal olarak yağın kalitesini düşüren, asit oranını yükselten bir durum. Ben Aralığın başında başlıyorum hasada ve Ocağın sonunda bitiriyorum… Çünkü hasada erken başlarsanız düşük asitli yağ elde edersiniz, tabi ağaçlarınız bakımlıysa. Bunu ağaçlar bakımlıysa söylüyorum. Değilse, hasada erken başlasanız bile yüksek kaliteli yağ elde etmeniz mümkün olmaz. Varsayımımız bu… Hasada erken başlarsanız yağ veriminiz düşük olur, ama bu giderek artar. Mesela körfez bölgesinde, hasada, Ekim’de başlıyorlar. Hasada başlamak için zeytin tanesinin tamamen siyahlaşması gerekmiyor. Siyah zeytin ve aralarında yeşil zeytinlerin de olması; iyi bir yağ elde etmek için iyi bir karışım meydana getirir.
— Zeytincilik işi başka ülkelerde nasıl yapılıyor? Bir kıyaslama yapmak gerekirse neler söylersiniz?
— Kıyaslama yaptığımızda bizim onlardan farklı durumda olduğumuz ortaya çıkıyor. Yunanistan’da, İtalya’da, belki İspanya’da kaliteye göre oluşan fiyatlar var. 0.4 asidin fiyatı başka, 0,6 asidin fiyatı başka… 1 asidin fiyatı başka. Zaten bir asitten sonrasını yemeklerde kullanmıyorlar. Ama bu bizde daha oturmadı. Tariş’in ürettiği gibi çok özel yağlarda bunu yapabiliyorsunuz. O ülkelerde bu oturmuş. Biz de bu, biraz daha zaman isteyen bir iş…  Genelde zeytin yağı tüketimini aslında ülkemizde arttırmak lazım. Türkiye’de adam başına 2 kg zeytinyağı tüketiliyor. Bu, Yunanistan’da 20 kg., İtalya’da, İspanya’da bu rakam daha da yüksek. Bizim gibi zeytinyağlı pilaki yapan, imambayıldı, zeytinyağlı yeşil fasulye, barbunya yapan yok orda. Oralarda zeytin yağla yapılan yemek çeşidi bize göre daha az. Ama onlar tüm yemeklerini zeytin yağla yapma yoluna gidiyorlar; salataları, balıkları, pizzaları… Bizim mutfaklarımızda zeytin yağla pişirilmesi gereken yemekler, zeytinyağıyla pişirilmiyor, çiçek yağı ile pişiriliyor.
— Neden böyle?
— Çünkü zeytinyağının fiyatının yüksek olması gibi gerekçelerle lokantalarda, toplu tüketim merkezlerinde zeytinyağı kullanılmıyor. Evlerde kullanılıyor.
— Son yıllarda ülkemizde zeytinyağı kullanımıyla ilgili tanıtım çalışmaları ve faaliyetler yaygınlaştı. Şimdi ülkemizde zeytinyağı kullanımıyla ilgili dutum nedir?
— Son Yıllarda zeytinyağı tüketimi yaygınlaştı. Bu konuda toplumu bilgilendirme ve aydınlatma çalışmaları arttı. Bu çalışmalar daha da arttırılırsa, bu çalışmalardan olumlu sonuçlar alınırsa; kişi başına zeytinyağı tüketiminin artması beklenebilir. Ülkemize baktığımız zaman, Ege Bölgesi dışında İç Anadolu’da ve Doğu’da zeytinyağı kullanılmıyor. Bizim ülkenin yağı bu ama maalesef bu yağ yeterince kullanılmıyor. Bitkisel yağ tüketimi daha fazla ve bu yağların hepsi ithal ediliyor. Türkiye, petrolden sonra, en fazla dövizi bitkisel yağların ithalatı için ödüyor. Bunlar; Kanola, Ayçiçek, Mısır ve pamuk yağı… Yazık! Biz zeytin ülkesiyiz, zeytinyağı kullanmıyoruz, dışarıdan başka yağlar ithal ediyoruz.
— Zeytinciliğimizi geliştirmek için ne yapmalıyız?
— Zeytinciliğimizin gelişebilmesi için, üreticiden önce, zeytincilikle ilgili birimlerde çalışanların kendilerini yenilemeleri, güncel bilgilerle kendilerini donatmaları, konuyla ilgili literatürü takip etmeleri gerekiyor. Bu iş dünyada nasıl yapılıyor, bunları izlemeleri, gidip yerinde görmeleri gerekiyor. Sonra üreticiyi bilinçlendirme çalışmalarının yapılması lazım. Bu çalışmalar, kahve toplantıları ile değil, tarlada uygulamalı olarak yapılmalıdır. Son yıllarda zeytin değer kazandı. Yeni zeytin fidanları dikiliyor, yeni zeytinlikler tesis ediliyor. Dileriz ki zaman içinde Milas’ta da gerektiği gibi zeytincilik yapılır.
— Kendi sıkma tesisinizde elde ettiğiniz yağ, İtalya’da yayınlanan, ‘Uluslar arası Sızma Zeytinyağı Katalogu’nda yer aldı. Bize yağınızın özelliği ve elde ediliş şekli hakkında bilgi verir misiniz?
— Memecik zeytinlerinden elde ettiğim bir yağ. Ufak bir işletme, butik işletme bu… Sınırlı bir kapasitesi var. Saatte 100 kg zeytin işliyor. Ben daha ziyade kendimi tatmin için, zeytinyağı sevgimin bir sonucu olarak bu tesisi kurdum. Zeytinler, sıkıma girmeden önce sabit suyla(aynı suyla yıkama) değil devamlı olarak akan suyla(temiz su) yıkanıyor. Dolayısıyla makineye giren zeytin pırıl pırıl bir zeytin oluyor. Çok önemli özelliği, zeytinin hamur sıcaklığı 24–25 dereceyi geçmiyor. Oysa bizim pek çok fabrikalarımızda, bu hamur sıcaklığının 50’leri, 60’ları bulduğu oluyor. Neden öyle yapılıyor. Çünkü zannediliyor ki, zeytin hamuru ne kadar çok sıcak olursa, o kadar çok yağ elde edilir. Halbuki bu, çok yanlış bir düşünce. Oysa benim bu soğuk sıkım tesisimde böyle bir şey söz konusu değil. Soğuk sıkımda, zeytinin o aromatik özelliği daha iyi ortaya çıkıyor, daha baskın hale geliyor. Sıkım anında sıcak su vermek gerekli ise, Dekantördeki suyun sıcaklığı da 20 dereceyi geçmemelidir. Zeytin bu koşullarda sıkıldığı zaman yağın aromatik özelliği daha belirgin hale geliyor ve zeytinyağı daha tatlı, daha lezzetli oluyor.
— Soğuk sıkım Milas’ta başka yerde yok mu?
— Hayır, ama yapılabilir. Fabrikacı üreticiyle anlaşır, bu şekilde sıkım yapabilir. Bu makinelerdeki ayarla ilgili bir şey. Bunun için ek bir yatırım, maliyet gerekmiyor. Ama müşteri istemeyince, fabrika sahibi ne yapsın? Bizim insanımız, dededen-babadan ne gördüyse onu uyguluyor. Kendisini yeniliğe, yeni şeylere açık hale getirmiyor. Alışkanlıklarını terk edemiyor. Önce müşterinin buna ikna edilmesi gerekiyor. Soğuk sıkım yapıldığı zaman, Milas yağlarının kalitesi hemen yükselecektir.
— Siz bu işi yaparken literatürü(edebiyat) takip ediyor musunuz?
— Evet çeşitli kaynakları okuyorum. Gelişmeleri internetten takip ediyorum. Makinenin özelliklerini çok iyi biliyorum. Bu tesiste kendi zeytinimin  % 5’ini sıkıyorum. Diğerlerini Tariş’te sıktırıyorum. Ben bu tesiste elde ettiğim yağları eşime dostuma hediye ediyorum. Benimki bir ticaret değil, bir hobinin, bir sevginin hayata geçirilmesidir. Benim yağlar herkes tarafından beğenilince, bunun uluslararası bir yağ katalogunda yer almasını istedim. Yağı, İzmir’de uluslar arası alanda kabul gören bir laboratuarda tahlil ettirdim. Sonuçları size vermiyorlar zaten. Yağın kalitesini değerlendirecek yabancı kuruluşa gönderiyorlar doğrudan. Bizim yağımızın kalitesi uluslar arası düzeyde belgelenirse, hem ülkemizin tanıtımı olur hem de bizim yağımız tanınmış olur diye düşündüm. Orada, şarapta olduğu gibi, zeytinyağında da tadım uzmanları var. Onlar ilk önce kimyasal analiz sonucuna bakıyorlar. Sızma yağın dünya standardı 0,8. Oleik asit yönünden yağın kalitesi bu düzeyde olacak. Bir de peroksidine bakıyorlar. Bunlar tamamsa, sonra koku ve tat testlerine tabi tutuyorlar. Onlar da tatmin edici özellikte ise, sizin yağı kataloga dahil ediyorlar. Sonra sizin yağ için yağın özellikleriyle ilgili bir hikâye yazıyorlar. Bu kataloga giren Türkiye’den 5 yağ vardı, birisi de bizimki oldu. Ben bundan iki şekilde mutluluk duydum. Şöyle ki; birincisi ülkemizin tanıtım için mutlu oldum, ikincisi de, “bugüne kadar Milas yağları hep küçümsendi. Milas yağları rafine kalitesinde, yenmez, kokar diyenler; hayır kardeşim öyle değil, Milas’ta da kaliteli yağ üretilir, işte buyrun!...” diyebildiğim ve bunu kanıtladığım için çok mutluyum.  Bu benim için çok önemliydi. Benim için iyi bir gurur kaynağı oldu bu durum. Diğer yağ fabrikası sahipleri ya da zeytin üreticileri, böyle kaliteli yağ üreterek böyle uluslar arası yarışmalara katılma çabası içinde olmalıdırlar. Bu şekilde, Milas yağlarının ismi daha çok duyulacak ve anılacaktır. Ben İtalya’daki katıldığım fuarda 100’e yakın yağ tattım, bizim yağ, ilk 25 içinde rahatlıkla yer alır. Sözünü ettiğim katalogda Türkiye’den, bizim yağla birlikte Edremit yöresinden 2, Artvin-Yusufeli’den bir ve Hatay’dan bir yağ yer aldı.
— Bu fuarlarda ne yapılır?
— Ben bir standda şunu sordum: “Siz bu yağları ne yapıyorsunuz?” dedim. Onlar bu yağları sos olarak kullanıyorlarmış. Yani bu yağları yemekte kullanmıyorlar, balığın üzerine sos olarak kullanıyorlar veya başka özel yemeklerde kullanıyorlarmış. Peki kime satıyorsunuz bunları dedim. Japonya’ya, Japonya’daki çok özel restaurantlara satıyorlarmış mesela. Yaptıkları özel yemeklerde, balıklarda, salatalarda hep zeytinyağı kullanıyorlarmış. Ama yağın kilosu, 50 Euro. Bu tür fuarlara, ABD’den, Japonya’dan, İngiltere’den bu tür lüks retaurantların, butik otellerin sahipleri geliyor; üreticilerle bağlantı kuruyorlar.
— Siz fuarda stand açtınız mı?
— Hayır açmadım. Yağı yanımda götürdüm. Standları dolaşırken, stand sahibine değişik bir yağ tatmak ister misin diyorum, yağımı tattırıyorum, onun tepkisin ölçmeye çalışıyorum. Türkiye’den büyük zeytinyağı üreticilerinden hiç birisi burada yoktu. Olmamaları bana göre büyük bir eksiklikti. Şili’den stand var, ama Türkiye’den bir firma yok. İnsan bir Komili’yi, Tariş’i orada görmek istiyor mesela.
— 2006 Mayıs ayında TBMM Zeytincilik Komisyonu üyeleri Ege Bölgesinde bir inceleme gezisi yaptılar. Bu gezi ilk olarak sizin zeytinlikte başladı. Bu gezinin sizden başlaması veya sizin zeytinliğin seçilmesinin nedeni neydi?
— Onlar neden buraya geldi, onu açıklayayım size… Onlara bir butik işletme örneği gösterilmek istendi o gruba. Büyük üretimden farklı olarak küçük üreticilere böyle bir butik işletme kurmaları konusunda bir örnek sunulmak istendi kendilerine. Benim tesisi bunun için seçildi. Bu tesisi görmekten de mutlu olduklarına inanıyorum. Daha sonra başka yere gitti onlar. Aydın’a, Havran’a, Edremit’e, Ayvalığa gittiler. Tesisleri incelediler. Bu incelemenin içinde Bitkisel yağlar da vardı. Ama gezi daha çok zeytin ağırlıklıydı. Bu komisyon inceleme gezisiyle ilgili olarak bir rapor yayınladılar. Bu rapor benim elime geçmedi. Aslında bu raporu çok merak ediyorum ben… Ulaşmaya çalıştım, işte, yayınlansın dediler. Yayınlanmadan, açıklanamaz dediler.
— Orada siz bir konuşma yaptınız. Kısaca neydi o konuşmanızın içeriği?
— O konuşma, aslında burada konuştuklarımızın aynısı. Milas bölgesinde ne yapılıyor, ben ne yapıyorum; onları anlattım. Bu bölgede Memecik çeşidinden vazgeçilmemesi lazım. Gemlik dikelim ama Gemliğe saldırırsak, buranın özgün çeşidi olan Memecik’i kaybedebiliriz. Onlar anlattım. Burada konuştuklarımızın kısa bir özetiydi, oradaki konuşmam… Daha sonra, buraya, butik tesise gelindi ve sistemin işleyişi hakkında kendilerine bilgi verdim. Makineli hasadın nasıl yapıldığını kendilerine gösterdim.
— Sizin zeytinlikte konuşulurken, zeytin ağaçlarının arası 3 metre olmalıdır denildi. Bu konu hakkında bilgi verir misiniz biraz?
— Eski dikim ağaçlar 10 metre arayla dikilmiş. Yeni dikilenler 6 metre arayla. Eski dikim ağaçlar, eski alışkanlıkların devamı. Nedir eski alışkanlıklar? Ağaçlar çok büyüsün, hızlı gelişsin. Ama büyük ağacın veriminin düşük olacağı bilinmez. Onlara göre ağaç büyük olursa, o ağaçtan sanki çok fazla ürün alınır gibi düşünülüyor.  Ama gerçek, bunun tam tersi. Ağaç büyük olursa onun ilaçlaması da zor oluyor, bakımı da... Yeni sistemde ise ağaçların arasındaki mesafe az. Bu 6 metredir. Ama ileri zeytincilik ülkelerinde, örneğin İspanya’da bu mesafe 3 metre. Ama orada tamamen makineleşmişler. Hasad ve ilaçlama bakımından, bodur ağaçları tercih etmek gerekiyor. Ağacın yükseğe gitmesi için, dalları tepesinden kesmek gerekiyor. Dallar aşağı doğru giderse daha iyi olur.
Kaynak: http://www.milasbilgi.com/

ZEYTİNYAĞLI MİLAS YEMEKLERİ


1-Ebegümeci Kavurması: Pazardan alınan veya ovadan toplanan ebegümeci önce güzelce yıkanır. Taşını-toprağını iyice bıraksın diye içi su dolu bir kabın içinde bir süre bekletilir. Sudan çıkarılan ebegümeci(kaba-gaba: yerli dilde bu şekilde adlandırıldığı da olur) otları suyunu bırakması(sırkıtması) için yine bir süre bekletilir. Sonra saplarının bir kısmı(kalın tarafı) kesilerek, ot doğrama tahtası üzerinde veya yastıgeç(yufka açılan tahta) üzerinde ince ince doğranır. Ocağın üzerindeki tavanın içine biraz zeytinyağı konur. Yağ kızgınlaşınca, içine kuru soğan doğranır. Kızan yağın içinde bu soğan karıştırılarak çiğliğinin gitmesi sağlanır. Doğranan ebegümeci, tavanın içine atılır ve karıştırılmaya başlanır. Ebegümeci hafiften yumuşamaya başlayınca, fazla bekletmeden hafif çiğden pişmesi sağlanınca ocaktan alınır ve servis yapılır.
Acı sevenler için, bu pişirme sırasında, içine kurutulmuş küçük (kırmızı)acı biber doğranabilir. Bu, ebegümecini acılı hale getirir. Ebegümeci kavurması çok lezzetli olur. Yoğurtla yemesi çok nefistir. Soğanla yenilmesi ise farklı bir lezzet duygusu ve tatmini yaratır. Turşuyla yenmesi de ayrı bir damak tadı ve lezzettir. Kabuğu soyulmuş ve dilimler halinde kesilmiş acı veya tatlı yumru haldeki turbun da bu yöresel yemeğin yanında yenilmesi ayrı bir lezzet kaynağıdır. Acıyı sevenlerde acı biberleri bunun yanında iştahla yiyebilirler. Bu yemeğin tadına bakmak isteyenler; İlkbahar aylarında Milas’a davet edilir…

Tarifi: 2 bağ ebegümeci, 1 bağ arapsaçı, 1 bağ kazayağı(kazyak), 1 baş kurusoğan, 1 yemek kaşığı toz kırmızıbiber ve 1 çay bardağı zeytinyağı. Yıkanmış ve temizlenmiş ebegümeci, arapsaçı ve kazayağı ince ince doğranır. Tavaya zeytinyağı konulur, soğan doğranır ve kavrulur. Üzerine doğranmış otlar konulur ve karıştırılır. Tavadaki malzemenin içine toz kırmızıbiber veya kurutulmuş kırmızı biber de atılabilir. Tavanın içindeki malzeme pişme kıvamına geldiği zaman ocaktan alınır ve sofraya servis yapılır.
(Tarifi yapan: Gülden Sökelioğlu)



2)Turp Otu Haşlaması: Turp otu veya hardal otu, ocakta, kaynamış suda iyice haşlanarak, yumuşaması sağlanır. Sonra bunlar, geniş bir kaba konularak, üzerine zeytinyağı dökülür. İyice karıştırılır. Sonra üzerine limon sıkılır.  Bu ekşileme türü ekmekli veya ekmeksiz yenir. Ekmeksiz yemek daha fazla tat verir insana. Acı hardal ekşilemesinin ise daha başka bir tadı vardır. Bu da bahar aylarının yemeği/azığıdır Milas’ta.

Tarifi: 2 bağ turp otu ayıklanır. Yaprakları birbirinden ayrılır. Bol suda yıkanır. Önceden tencerede kaynatılmış bol su içine atılır. Suyun içine tuz atılır. İyice haşlandıktan sonra turp otu sudan çıkarılır. Tabağa konulur. Bıçakla kesilir. Üzerine zeytinyağı gezdirilir. İstenirse dövülmüş sarımsak ve limon karışımı da dökülerek yenir.
(Tarifi yapan: Gülden Sökelioğlu) 



3-Et kavurma: Milas’ın en önemli yemek türüdür. Kavurmalık yağsız olmalı ve içinde lif olmamalıdır. Bunun için dana eti kullanılır. Bu et, dananın göğüs, baldır ve sırt etlerini kullanmak gerekir. Bu etler kuşbaşı doğranır. Ocağın üzerinde bulunan ortası çukur, orta boy tepsi şeklindeki tavanın içine zeytinyağı konur.  Zeytinyağının kızması beklenir. Eti yumuşak düşürmesi için zeytinyağının içine çok az su konulur. Sonra doğranmış et tavanın içine atılarak karıştırılmaya başlanır. Yeme kıvamına gelen et, tabaklar içinde servis yapılır. Tabağın içine, etlerin yanına, ince doğranmış soğan konur. Biraz maydanoz konur, mevsiminde küçük yeşil acı biber konur, yoksa kurusu konur. Ekmeği, kavurmanın yağına bandırarak yemek hoş bir lezzet yaratır insanın ağzının içinde.   Tabağın kenarına ince ince doğranmış domatesler de sıralanır.



4-Ciğer Kavurma: Ciğer kavurma da et kavurma gibi benzer yöntemlerle hazırlanır ve aynı şekilde servis yapılır.
(Et ve ciğer kavurma Milas’ta çok ünlüdür. Bir de Selimiye’nin bu kavurmaları meşhurdur. Bu kavurma çeşitleri; Milas’ta her lokantada yapılır. Özellikle Belediyenin altındaki “Milas Arastası”nda ve Hacı İlyas Camisinin yanındaki “Hacının Yeri”nde bu özgün Milas yemeklerini yemek mümkündür. Salt bunun için Milas’a gelmeye ve Bodrum’a geçerken Milas’ın içine girmeye değer.)
Kaynak: http://www.milasbilgi.com/


31 Ekim 2011 Pazartesi

RAHATLAMAK İÇİN ZEYTİNYAĞI(ZEYTİNYAĞININ EROTİZMİ)

Zeytinyağının rahatlamak için kullanılması, kendisi kadar, eskilere, ta eski Yunan’dan birçok diğer kültüre ve erotizme olan düşkünlükleriyle bilinen Romalılara kadar dayanır. Tarihçiler, Eski Yunan ve Roma’nın erotizmi nasıl yakaladıklarının çeşitli yollarını yazmışlardır. Bulgulara göre, o zamanlardaki eşler birbirlerine zeytinyağı ile masaj yaparlarmış. Siz de bu eski yolu deneyebilirsiniz ki zeytinyağı kullanmak duyularınızı harekete geçirecektir. Zeytinyağı ile siz de batı tarihindeki efsane, folklor ve öykülerin gizli ve mistik havasını yaşayabilirsiniz.  Cinsellik insan yaşamının temel öğesidir. Yapılan araştırmalar E vitamininin kişinin cinsel yaşamına katkıda bulunduğunu gösteriyor. Zeytinyağı da E vitamini bakımından çok güçlüdür. Tarih boyunca zeytin ve zeytinyağının, üretkenlik ve doğurganlık için yararlı olduğu düşünülmüştür. Eski Yunan’da hamile kalmak isteyen kadınlar, zeytin yaprakları üzerinde uyurlardı. Zeytin ağacı da doğurganlık aracı olarak kabul edilirdi. Zeytin yemek ve zeytinyağı kullanmanın cinselliği ve doğurganlığı arttırdığına inanılırdı. 
Eski zamanlarda üretkenlik-bereket- insanlığın yaşaması için hayati öneme sahipti: hem tarımsal alanda hasadın verimli olması, hem de insanların sağlıklı bebekler dünyaya getirmesi bakımından... İlk yağlardan birisi olan zeytinyağı eski zamanlarda, din adamları tarafından, bol bir hasat ve sağlıklı bebeklerin doğması için yapılan ayinlerde kullanılırdı. Bugün bile zeytinyağı bitkisel olarak hazırlanan birçok değişik amaçlı karışımın temel maddesidir. 
Yağlar masajın vazgeçilmez öğesidir. Elinize döktüğünüz yağı masaj yapacağınızın kişinin bedenine temas ettirirsiniz. Kaliteli bir yağ, ellerinizin pürüzsüz hissedilmesini ve hem sizin hem masaj yaptığınız kişinin rahatsız olmamasını sağlayacaktır.  Eşinizin tenini parlatmak; sevgi dolu ve tutkulu bir masaj için birkaç damla altın yağından kullanmanız yeterli. Şimdi zeytin ve zeytinyağının bolca yendiği bir akşam yemeğinin ardından zeytinyağı ile rahatlatıcı formülü denediğinizi düşleyin. 
Eşinize zeytinyağını cömertçe sunun. Ancak masaj sırasında yere veya çarşaflara damlatmamaya bakın.    
Su, en terapik bir maddedir. Kaldırma kuvveti ile sanki ruhumuzu havalara uçurur. Biraz zeytinyağı ekleyin, göreceksiniz ki su, hem bedeninize hem kafanıza bir özgürlük duygusu verecektir. Yani banyoda zeytinyağını istediğiniz gibi kullanın. Ama dikkat edin, yağ damladığı yeri kayganlaştırır, kayıp bir yerinizi sakatlamayın sakın!
Benim tavsiyem zeytinyağlı suya fırsat buldukça girin. Zeytinyağını doğrudan teninize sürüp küvete uzanabilir ve keyifli bir hamam sefası sürebilirsiniz. Sonra küvetten çıkıp sıcak duşun altına girip yağı bedeninizden temizlersiniz ve yağ bedeninizden akarken kafanızdaki sorunların da akıp gittiğini duyumsarsınız. Tüm vücudunuz capcanlı ve yumuşacık hisseder kendini.  Pamuklu bir havluya sarınıp yatağınıza uzanabilirsiniz ya da eşinizle birlikte erotizmin gizemli dünyasına gidebilirsiniz.
Yaptığım araştırmalar tarih boyunca zeytinyağının erotizmde kullanıldığını gösteriyor. Siz de aşağıda verdiğim rahatlatıcı formülleri eşinizle birlikte deneyebilirsiniz. Çünkü eşinizle geçirdiğiniz zamanlar çok özeldir ve insanın ruh ve beden sağlığına çok yararı vardır.
İşte zeytinyağı ile rahatlamanın yolları:
i) 1/8 bardak sızma zeytinyağını cam bir kaba koyun. Aşağıdaki bitki ve otları ekleyin ve birinin ardından saat yönünde karıştırın. 6 damla kananga(ylang ylang: Asya’da yetişen güzel kokulu aromaterapi(koku tedavisi) ve parfüm yapımında kullanılan manolyagillerden bir bitki) özü(rahatlatan etkisi için). 3 parça defneyaprağı(hoş kokusu için). 3 damla lavanta yağı(adı hep duygusal ve romantik aşkla anılmıştır; vahşi aslanları bile sakinleştirdiği söylenir). İki damla sardunya(güle benzeyen kokusuyla rahatlatır ve tazeler). Karışımı su dolu küvette kullanabileceğiniz gibi 1/4 bardak zeytinyağı daha ekleyerek masaj için de kullanabilirsiniz.    
ii) Sevdiğiniz bir müziği açın. ¼ veya ½  bardak sızma zeytinyağını küvetteki ılık suya ekleyin. Küveti doldurun. Birkaç damla lavanta yağı veya sevdiğiniz başka bir yağı da ekleyin. Mumları yakın. Çiçek yapraklarını suya yayın.  Alabildiğince rahatlayın. Ne olursa olsun küvetten çıkarken yağ damlaları üzerine basıp, kaymayın. Bundan sonra, üzerinizdeki ağırlığı atmak için soğuk bir duş alabilirsiniz, ya da bırakın bütün gün böyle kalsın üzerinizde.
iii) ½ bardak sızma zeytinyağı ile bir çorba kaşığı deniz tuzunu karıştırın. Lavanta veya sardunya yağı ekleyin(isteğe bağlı).Vücuda masaj yapın ve sonra duş alın. 
iv) Serpme deneyi: Yere ve yatağa eski bir çarşaf serin. Mumları yakın(gündüz bile ortamın havasını değiştirebilirler). Bir şişe ılık sızma zeytinyağını alın ve boyun, omuz, kulak ve başa serpmek için hazırlanın. Bacaklar, yanaklar, sırt, el ve ayaklar ile tüm vücuda uygularsınız. Bu mucizevi yağdan daha da yararlanmış olacaksınız. 
Kaynak: "Zeytinyağı Tutkusu-Zeytinyağı ile Hayatınızı Güzelleştirmenin 101 Yolu” isimli kitaptan alınmıştır. Yazarı: Carol Firenze, Çevirmen: Rabia Kaya, Ledo Yayıncılık, 1. Baskı 2007   

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI İLE İLGİLİ İSTATİSTİKÎ VERİLER

Zeytin Üreten Ülkeler:
Dünyada 37 ülkede ekonomik anlamda zeytin üretimi yapılmaktadır. 9.8 milyon hektar dünya zeytin üretimini alanlarının % 95’i Akdeniz bölgesinde yer aldığı görülmektedir.  Yaklaşık 13 milyon ton olan dünya dane zeytin üretiminin ülkelere göre dağılımı aşağıdaki gibidir. Türkiye, ortalama 1 milyon tonu aşan dane zeytin üretimiyle 4. sırada yer almaktadır.(Kaynak: www.zae.gov.tr)
İspanya        : % 26
İtalya            : % 23
Yunanistan    : % 15
Türkiye          : % 9
Tunus            : % 8
Fas                : % 5
Diğerleri         : % 14

Zeytinyağı Üreten Ülkeler :
Dünya zeytinyağı üretimi dört yıllık dönemde(1996–1997/1999–2000) ortalama 2.458.900 tondur. Üretimin % 75’i AB ülkeleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Zeytin üreten ülkeler ve oranları aşağıdadır.
İspanya        : % 33
İtalya            : % 23
Yunanistan    : % 17
Tunus            : % 8
Türkiye          : % 5
Diğerleri         : % 14
(Kaynak: www.zae.gov.tr) 

Zeytinyağı İhraç Eden Ülkeler:
Üretimin büyük kısmı(% 82) üretici ülkelerde tüketilmekte, % 18’i ihraç edilmektedir.
AB Ülkeleri(İspanya+İtalya+Yunanistan)    : % 54
Tunus                    : % 29
Türkiye                  : % 10
Diğerleri                 : %   7 
(Kaynak: www.zae.gov.tr)

Zeytinyağı Tüketen Ülkeler: 
İtalya                : % 32
İspanya            : % 21
Yunanistan       : % 9
ABD                  : % 7
Suriye               : % 4
Diğerleri            : % 27
(Kaynak: FAO)

1997-1998 YILLARINDA KİŞİ BAŞINA ORTALAMA ZEYTİNYAĞI TÜKETİMİ
Ülke                       Kg/Kişi-Yıl)
Yunanistan            17.95
İtalya                    12.40
İspanya                11.40
Libya                       5.80
Suriye                     5.60
Tunus                     4.95
Portekiz                  4.20
Ürdün                     3.95
Türkiye                   0.95
(Kaynak: FAO)

1997-1998 YILLARINDA SOFRALIK ZEYTİN İTHAL EDEN ÜLKELER
Ülke                       (Kg/Kişi-Yıl)
ABD                      : % 19   
İtalya                   : % 17
Fransa                 : % 13
Brezilya                : % 12
Almanya               : % 6
Diğerleri               : % 33
(Kaynak: FAO)

DÜNYA SOFRALIK ZEYTİN TİCARETİ
Dünya sofralık zeytin ticareti, 1996–1997/1999–2000 döneminde ortalama 1.181.800 tondur.  Aynı dönem itibarıyla üretimin % 42’si AB ülkelerinde gerçekleşmektedir. Sofralık zeytin üretiminde AB ülkelerinin payı zeytinyağından daha azdır. Dünya sofralık üretiminin dağılımı şu şekildedir:
İspanya        : % 28
Türkiye         : % 14
ABD              : % 9
Fas               : % 8
Diğerleri        : % 31
Görüldüğü gibi Türkiye sofralık zeytin üretiminde ikinci, siyah zeytin üretiminde ise birinci durumdadır.
(Kaynak: www.zae.gov.tr)

1996-2000 DÖNEMİNDE SOFRALIK ZEYTİN İHRAÇ EDEN ÜLKELER
İspanya            : % 37
Fas                    : % 21
Yunanistan        : % 10
Türkiye              : % 9
Diğerleri             : % 23
(Kaynak: www.zae.gov.tr)

TÜRKİYE’DE SOFRALIK ZEYTİN ÜRETİMİ VE TÜKETİMİ
Ülkemizde üretilen sofralık zeytinin % 16’sı ihraç edilirken kalan kısmı yurt içinde tüketilmektedir. Yurt içi üretimimizin % 88’ini siyah, % 7’sini yeşil ve  % 5’ini rengi dönük zeytin tipleri oluşturmaktadır. (www.zae.gov.tr)

TÜRKİYE’NİN ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİ
Dönemler                  Türkiye’nin Dünya Zeytinyağı    Türkiye’nin Zeytinyağı Üretiminin
                                   Üretimindeki Payı(%)                 Zeytin Üretimine Oranı(%) 
1961-1969                            7.9                                              17.5
1970-1979                            7.3                                              16.4
1980-1989                            5.0                                              10.6
1990-1999                            4.4                                                9.1
(Kaynak: FAO)

TÜRKİYE’DE KİŞİ BAŞINA ZEYTİNYAĞI TÜKETİMİ
Dönemler                  Kg/Kişi-Yıl
1961-1969                  2.86     
1970-1979                  2.44
1980-1989                  1.32
1990-1998                  0.97
Kaynaklar: FAO 2000 Yılı İstatistikleri- DİE 1998 Tarım İstatistikleri

TÜRKİYE’DE ZEYTİN ÜRETİMİ
Toplam 81 ilimizin % 45’inde (36 il) zeytin üretimine rastlanmaktadır. 595 bin hektar olan Türkiye zeytin alanları, toplam tarım alanlarının % 2’sini, bağ ve bahçe alanlarının ise % 22’sini oluşturmaktadır. Zeytinliklerin yaklaşık % 75’i dağlık kır arazilerde olup ancak % 8’i sulanmaktadır. Sulanan zeytinliklerin çoğunda sofralık üretim hakimdir.
2000 yılı itibarıyla 1.800.000ton olan dane zeytin üretiminin % 71’i Ege Bölgesinde üretilmektedir. Bunun % 55’i sırasıyla Aydın (%24), Balıkesir(% 17) ve İzmir(% 14) illerindedir. Ağaç sayısı 135 milyon civarındadır. Türkiye üretiminin % 70,6’sı yağlık, % 29,4’ü sofralık olarak değerlendirilmektedir. (www.zae.gov.tr)



TÜRKİYE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜ
Türkiye çeşitli ölçeklerde olmak üzere850 civarında zeytinyağı fabrikasının bulunduğu, üretim kapasitelerinin 270 bin tonu aştığı tahmin edilmektedir. Zeytin üretimindeki peryodisite nedeniyle çok ürün yıllarında kapasite yetersizliği, az ürün yıllarında ise atıl kapasite ortaya çıkmaktadır. Genelde kapasite kullanımı% 50 civarındadır. Türkiye mevcut tüketim ve ticaret dengesine göre gerek zeytinyağı gerekse sofralık zeytin üretiminde kendine yeterli durumdadır.

Türkiye Zeytinyağı Ticareti(1.000 ton, ortalama)

Yıllar              Üretim    İthalat    Tüketim    İhracat
1980-1984    101.0       5.4         73.3         34.0
1985-1989      74.0       4.1         54.3         24.7
1990-1994      80.8       0.3         52.8         18.0
1995-1999    104.0       0.6         73.7         39.4
2000-2001    175.0       0.0         72.5         92.0
2001-2002      65.0       0.0         55.0         28.0

Kaynak: www.zae.gov.tr


TÜRKİYE SOFRALIK ZEYTİN SEKTÖRÜ
Ülkemiz zeytin üretiminde dünyada ilk sıralarda yer almasına rağmen ihracatta arzu edilen düzeyde değildir. Bunu sağlamak için, dış Pazar taleplerine uygun üretim yapabilecek, yüksek kapasiteli(en az 1000 ton) modern, mekanizasyona dayalı, rantabl entegre kurulması teşvik edilmelidir.

Türkiye sofralık zeytin ticareti(1.000 ton, ortalama)

Yıllar               Üretim    İthalat    Tüketim    İhracat
1980-1984    116.0        0.0         112.1       6.8
1985-1989    104.0        0.0         100.7       6.0
1990-1994    128.0        0.0         104.4     15.4
1995-1999    151.4        0.0         133.4     25.0
2000-2001    224.0        0.0          125.0    32.0
2001-2002    75.0          0.0          100.0    25.0

Kaynak: www.zae.gov.tr


ZEYTİNYAĞI NERELERDE VE NASIL KULLANILIR?(*)

A) ZEYTİNYAĞIYLA TEMİZLİK:
1- Granit, Fayans ve Parke Zeminlerin Temizliği: Benim de holümde koyu renk parkelerim, mutfağımda ise taş zeminim var. Yerdeki bütün çer çöpü temizledikten sonra, birkaç damla zeytinyağı ve birkaç damla limon suyunu ya kuru bir beze veya paspasa döküp yerleri onunla siliyorum. Böylece geride kalan en küçük tozlar bile paspasa yapışıyor.(..) Bu işlemden sonra zemininiz çok daha temiz ve parlak olacaktır.
2- Kalay(Servis Tabaklarının) Temizliği: Yarım su bardağı zeytinyağıyla iki yemek kaşığı kabartma tozunu karıştırın. Kuru bir bezi bu karışımın içine daldırın. Kalay servis tabaklarını bu bezle ovun ve lekelerin kaybolduğunu kalay tabaklarınızın parladığını göreceksiniz.
3- Şamdanlardaki Erimiş Mumu Temizlemek: Şamdanların içine damlatılacak birkaç damla zeytinyağı erimiş mumların birikmesini önler. Hepimiz, parti verdikten sonraki gün erimiş mumları şamdanlardan çıkarmak gibi bir dertle uğraşmışızdır. Ancak bu küçük püf noktasıyla bu problemi çabucak halledebilirsiniz. 
4- Elinize ve Mobilyanıza bulaşmış Tipeksi Temizlemek: Tipeks, altı aylık torunumun kolunun üzerine döküldüğünde, hemen kolunu yumuşak bir beze dökülmüş sızma zeytinyağıyla ovdum. Tipeksin, boyası kayboldu.(..) Eğer Tipeks ahşap mobilyanın üzerine dökülmüşse, aynı tekniği riviera zeytinyağı kullanarak tekrarlayın.
5- Ciltteki Boyayı Çıkarmak: Zeytinyağı hem çeşitli yerleri yağlamak için kullanıldığı gibi, yağlı boyayı çıkartmak için de kullanılır. Ellerdeki, derideki veya saçtaki boyayı çıkartmak için de kullanılır. Ellerdeki, derideki veya saçtaki boyayı çıkarmak için sızma zeytinyağını yumuşak pamuklu bir beze dökerek kullanabilirsiniz.
6- Kirlenmiş Mobilyalardan Toz Alma: Her 1/4 su bardağı beyaz sirke için bir çay kaşığı zeytinyağı ve bir çay kaşığı su ekleyin ve karıştırın. Toz alma bezinizi bu zeytinyağlı karışıma batırın. Bezi zeytinyağını iyice damlatıncaya kadar sıkın ve bununla tozları alın. Gerektiğinde işlemi tekrarlatın. 
7- Havanın Temizlenmesi ve Odanın Aydınlatılması: Havadaki sigara dumanını ve kirliliği temizleme yollarından biri de zeytinyağı kullanmaktır. Yüzyıllar boyunca, insanlar zeytinyağını pamuk ve keten fitiliyle etraflarındaki havayı temizlemek ve fitilin yanmasını devam ettirmek için kullanmışlardır.(..)Zeytinyağı kandilinin üzerindeki havayı kokladığınızda, ılık yağın mutluluk veren güzelim kokusunu duyumsarsınız. Zeytinyağı % 99 saf yakıt özelliği taşıdığı için kesinlikle duman veya is yapmaz. Astımı olan veya kimyasal maddelere karşı duyarlılığı olan kişiler zeytinyağı kandillerini hiçbir rahatsızlık duymadan kullanabilirler. Kullanımı güvenlidir. Kazara dökülse bile yanıcı özelliği yoktur, için için biraz yanıp yavaşça sönecektir veya size, onu söndürmeniz için geniş bir zaman verecektir. Gazyağı gibi hızlı tutuşmaz.(..) 1950’lere kadar Akdeniz’deki kasabaların birçoğunda elektrik gelmeden önce, aydınlanma için zeytinyağı lambaları kullanılıyordu. Odayı aydınlatması kadar havayı temizlenmesi de bu yağın kullanımının en önemli nedenlerinden biriydi.”
8- Katran Lekelerini Temizlemek: Beton üzerindeki katran lekelerini çıkarmak için yapılması gereken; Yarım su bardağı zeytinyağıyla iki yemek kaşığı kabartma tozunu karıştırın. Kuru bir bezi karışımın içine daldırın. Katran lekelerini ovarak ve gerektiğinde bezi yenileyerek lekeler kaybolana kadar devam edin.
9- İncileri ve Elması Parlatmak: Yumuşak bir bezin üzerine birkaç damla zeytinyağı dökün. İnci ve elmasları bununla ovun. Sonra bezin kuru kısmıyla, hem arta kalan tozu, kalıntıları alın hem de hafifçe inci ve elmasları parlatın. Aslında zeytinyağı, değerli ve yarı değerli mücevherlerde çok işe yarıyor. 

B) KORUMA VE ÖNLEME
1- Ahşap Mutfak Eşyalarını ve Kesme Tahtasını Koruma: Mutfak eşyalarının ve doğrama tahtalarının yiyecek kırıntılarından arındığından emin olmak için onları zeytinyağı ile silmek gerekir. Bunun için bir-kaç damla zeytinyağını bir kâğıda veya havluya döküp, bununla ahşap(tahta) ev aletlerimizi silmek, sonra da yıkayıp, kurulamak gerekiyor. 
2- Antika Mobilyaların Restoresi/Bakımı: Bir su bardağı zeytinyağı ile ½ ölçek su bardağı limon suyunu bir kapta karıştırın. Bunları bir kıvama gelinceye kadar iyice karıştırın. Karışım sprey şişesine koyun. Ahşabın üstüne püskürtün ve temiz, kuru bir bezle silin. 
3- Kızartma Tavalarının Bakımı: Her temizlikten sonra kızartma tavasının içini hafifçe yağlayarak paslanmasını ve parlaklığının kaybolmamasını önleyebilir ve tavanızın ömrünü uzatabilirsiniz. Tavanızı bulaşık makinenizin içine koymamalı, onu elde yıkamalı, bir havluyla kurulamalı ve kâğıt havlu üzerine damlatılmış bir-kaç damla zeytinyağı ile içini kabaca ovmalısınız. Bu tavanın ömrünü uzatır. 
4- Bıçakların Korunması: Zeytinyağı bıçakların korunması ve keskinliğini arttırması için de kullanılır. Annem nadiren bıçak eğesi kullanırdı. Bunun yerine iki bıçağı birbirine-birini sabit tutarken diğerini bıçağın keskin tarafına çapraz hareket ettirerek-sürterek bilerdi. Bilemeden önce bıçakları elde yıkardı ve onları iyice kurulardı. Sonra az bir parça zeytinyağını bir havlu peçeteye damlatıp hafifçe bıçağın keskin tarafını yağlardı. Ardında da yukarıda tarif ettiğim gibi bilerdi bıçakları. Zeytinyağı bıçakların saplarını parlatmakta da kullanılır.
5- Küçük El Aletlerini Koruma: Havadaki elementler metallerde paslanma ve eskimeye yol açar. Zeytinyağının birkaç damlası; tırnak makası, tornavida, pense, makas ve benzeri aletlerin bakımı için kullanılabilir. Aletler önce iyice temizlenecek, sonra havluya biraz zeytinyağı döküp, aletleri bununla yağlayın. Farkı hemen göreceksiniz. 
6- Dişlilerin Bakımı: Zeytinyağı hareket eden ve döngüyü sağlayan makara gibi, dişli gibi birçok aletin bakımında kullanılabilir. İşte bazı örnekler: Kapı kilitleri, oyuncakların hareket eden bölümleri, kapı menteşeleri, antika saat düzenekleri, fare kapanları, barbekü sistemi,  kar üfürücüsü bıçakları, araba antenleri, kuyu çıkrıkları, bisiklet vitesleri, tekerlekli sandalyenin bakımı...
7- Silahların Bakımı: Silahların bakımında da zeytinyağı kullanılır.(Kalayın temizliğindeki uygulama)
8- Beyzbol Eldivenini Korumak ve Beyzbol Sopasına Gerginlik Vermek
9- Kayak Takımlarının, Snowboard Kızağının, Kaykay ve Patenlerin Yağlanması
10-Palmiye veya Eğrelti Otunu Canlandırma ve Yeşil Çiçeklerin Parlatılması: Çiçeklerin yaprakları zeytinyağıyla parlatılır, kuru mevsimde yapraklar zeytinyağıyla ovularak nemlendirilir ve ayda bir kez bitkilerin topraklarına bir tatlı kaşığı zeytinyağı dökerek bitkilerin canlı kalması ve beslenmesi sağlanır.
11- Mobilyaları Cilalama: Bir kapta, bir limonun suyunu birer tatlı kaşığı zeytinyağı ve su karıştırın. Temiz bir bezi karışıma batırın ve fazlasın sıkın. Dairesel hareketler yaparak, ağacın çizgilerini takip ederek temizleyin. Yüzeye ince bir tabaka halinde sürün ve beş dakika bekletin. Sonra temiz ve kuru bir bezle parlatın. Zeytinyağı ile mobilyalardaki su, alkol lekeleri veya yapışmış kâğıtları da çıkarabilirsiniz. Eğer kâğıt tahtaya, mobilyaya yapışmış ise üzerine biraz zeytinyağı serpin ve biraz bekletin. Tırnağınızla kazıdığınızda kâğıdın kolayca çıktığını göreceksiniz.
12- Sıkışmış Fermuarları Açın: Valiz, çanta gibi nesnelerin fermuarları açılmıyorsa, bunun üzerine bir damla zeytinyağı dökmek yeterli. Fermuar hemen çalışmaya başlar. 
13- Deri Ayakkabıları Parlatmada kullanılır: Nemli bir bezle ayakkabı üzerindeki kiri alın. Kurulayın. Yumuşak bir beze zeytinyağı damlatın ve ayakkabının yüzeyine uygulayın. Yağın absorbe olması için zaman verin. Kuru bir bezle parlayıncaya kadar ovun. 
14- Otomobil Yağı Olarak Kullanılır.

C) SAĞLIK AÇISINDAN
1- İyi Kolesterolü Yükseltme ve Kalp Hastalıkları Riskini Azaltma: Zeytinyağının günlük olarak tüketildiği ülkelerde kalp hastalıklarının görülme oranı daha azdır. Sızma zeytinyağının kolesterolü düşürdüğü de kabul edilen bir gerçek. Yüzde 60 ile 80 doymamış yağ oranına sahip olan zeytinyağı kötü kolesterol dediğimiz LDL’yi düşürürken iyi kolesterol de denilen HDL’yi arttırmaktadır. HDL(Yüksek yoğunluklu lipoprotein) kolesterolü yükseltmede, kalp damar (kardivaskular) hastalıklarına karşı korunmada çok etkilidir. HDL, damarları tıkayan kötü kolesterolün atılmak üzere böbreklere taşınmasına yardım eder. Kolesterolümüzü düşürmek için günlük besinimizin en az % 15’i doymamış yağ asitlerinden oluşmalıdır. Mümkün olduğunca diğer bitkisel yağlar ve tereyağ yerine zeytinyağı kullanmaya çalışın ve salatalarda da zeytinyağını tercih edin. 
2- Antioksidan Olarak Zeytinyağı: Zeytinyağı antioksidan, vitamin ve polifenol bakımından zengindir.  10 gram zeytinyağında 5 miligrama yakın antioksidan polifenol bulunmaktadır. Polifenoller kalp damar hastalıkları riskini azalttığı gibi tansiyonu da düşürmektedir. Antioksidanlar, yüksek tansiyona yol açtığı bilinen nitrik asit seviyesini de düzenlemektedir. Bir çorba kaşığı zeytin yağında, 1.6 miligram veya 2.3 IU(uluslar arası birim) miktarında E vitamini bunmaktadır. Bir çorba kaşığı zeytinyağı günlük alınması önerilen E vitamin miktarını içerir. E vitamini vücut hücrelerinin yaşlanmasına neden olan maddelerle savaşır. Bu yüzden zeytinyağı yaşlanmayı geciktirmek isteyenler için temel kaynaktır aslında. Bu, bedenimize verebileceğimiz en güzel hediyelerden birisidir. 
3- Mide ve Sindirim Sistemini Dinlendirin: Zeytinyağı sindirim sistemine yardımcı olduğu gibi mideyi de rahatlatan bir özelliğe sahiptir. Diğer yararı da, mide asidini ayarlaması ve ülseri engellemesidir. Sabah uyandığınızda, hiçbir şey yemeden önce, sindirimi kolaylaştırmak için bir çorba kaşığı sızma zeytinyağı için. Aynı uygulama, mide yanması ve gaz problemleri için de geçerli. 
4- Doğal Müshil Olarak Zeytinyağı: Zeytinyağı, katı yiyeceklerin sindirimini ve barsaklardan geçişini kolaylaştırır. Zeytinyağının barındırdığı bitkisel müshil vücudun sindirim sistemini korur ve doğal müshil gibi çalışır. Bir çorba kaşığı zeytinyağı ile orta büyüklükte bir limonun suyunu karıştırarak her sabah bir şey yemeden önce için. 
5- Safra Kesesi taşını Önlemek İçin:  Acı verici bir hastalığa neden olan safra kesesi taşı kolesterol veya öd sıvısının katılaşmasından sert bir bileşimdir. Zeytinyağı safranın salgılanmasını arttırır ve safra kesesinin boşaltılmasını düzenleyerek taş oluşum riskini azaltır. Zeytinyağının bolca tüketildiği ülkelerde safra ile ilgili hastalıkların çok daha az olduğu görülmektedir. Çok iyi bilinen ve safra-böbrek sifonu tedavisi de denilen basit bir tedavi vardır. Zeytinyağını; elma suyu, epsom tuzu(magnezyum sülfat)ve limon suyu ile karıştırıp içmek.
6- Eklem ve Bursan Ağrılarının Hafifletilmesi: Bursit ve kireçlenme kişide büyük ölçüde ağrı, şişme veya sertleşmeye neden olabilir ve bu da kişinin hareketlerini önemli oranda kısıtlar. Kahvaltıdan önce, alınan bir çorba kaşığı zeytinyağının bu ağrı semptomları(belirtileri) azalttığına ve bu kronik hastalıkların oluşmasını engellediğine dair güçlü bir inanç vardır. Yunanistan’da yapılan bir araştırmaya göre, zeytinyağı romatik artirit(eklem hastalığı) riskini azaltmaktadır. Her gün bir çorba kaşığı tükettiğiniz zeytinyağının yanı sıra ağrıyan yerlerinizi de zeytinyağı ile ovarak acınızı azaltabilirsiniz.
7- Kalın Bağırsak Kanseri(Kolon Kanseri): Yapılan birçok araştırma zeytinyağının kalın bağırsak kanserini önlemeye yardımcı olduğunu göstermektedir. ABD Ulusal Kanser Enstitüsü’ne göre, meydana gelen tüm kalın bağırsak kanserli vakalarının % 75’i sağlıklı besleme ile önlenebilirdi. Oxford Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre; Zeytinyağının kalın bağırsakta bulunan ikincil öd asidi üzerindeki etkisi vücudu bağırsak kanserine karşı korumaktadır. 28 farklı ülkede yapılan araştırmaya göre, zeytinyağının bağırsak mukusu üzerindeki koruyucu etkisi kanıtlanmış, zeytinyağı tüketen kişilerde kalın bağırsak(kolon) kanseri görülme riski daha düşük oranda olduğu gözlenmiştir. 
8- Soğuk Algınlığı, Boğaz Ağrısı ve Öksürüğü Giderme: Soğuk algınlığını gidermek için; zeytinyağı ve dövülmüş sarımsağı karıştırarak yutun. Boğaz ağrısı ve öksürüğü gidermek içinse; 3-4 kaşık limon suyu, bir bardak bal ve yarım bardak zeytinyağını bir tencereye koyun. Yaklaşık 5 dakika kısık ateşte ısıtın. Her iki saatte bir, bir çorba kaşığı için. 
9- Alkolün Etkisini Azaltmak için; İçki almadan önce iki çorba kaşığı zeytinyağı alınır. Zeytinyağı alkolün kana karışmasını geciktirici etkiye sahiptir. Midede bir kalkan görevi görür. Bu yöntem aldığınız alkolün etkisini neredeyse sıfırlar.
10- Kulak Şikâyetlerini Tedavi: Zeytinyağı, tıkanmış kulakları temizlemekte ve kulak ağrılarını dindirmekte kullanılabilir. Kulakları temizlemek için, bir-kaç damla ılık zeytinyağını sorunlu kulağa damlatın. Bu kulağınız üstte kalacak şekilde ve başınızı bir havlunun üzerine koyarak birkaç dakika uzanın ve sonra öbür tarafınızı dönün ki zeytinyağı kulağınızdan havluya aksın. Sarımsaklı zeytinyağı ile de kulak tedavisi yapılır. İşte formülü: Birkaç diş sarımsağı bir miktar sızma zeytinyağının içinde ezin. Oda sıcaklığında birkaç saat bekledikten sonra süzün. Kalın yağı buzdolabına koyun ve gerektikçe çıkarıp hafifçe ısıtın. Birkaç damla sarımsaklı yağdan kulağınıza damlatın. Kulağınızı pamukla tıkayın.  Bu karışım, buzdolabında bir hafta boyunca saklanabilir.    
11- Rahatlatıcı Fitil(Enema) Etkisi: Zeytinyağı fitili bağırsak yüzeyini rahatlatmakta kullanılabilir ve kalın bağırsağı temizlemede de etkilidir. Zeytinyağı fitilinin uygulaması: Bir fitil (enema bag) torbasına bir fincan zeytinyağı ve bir fincan aloe vera suyunu koyun. Ya da 140 gr zeytinyağını 550 gr önceden kaynamış su ile karıştırın(Su ılımış olmalı). Yavaşça rektuma yerleştirin. 3 dakika tuttuktan sonra çıkarın ve yok edin.
12- Saç Bitini Yok Etme: Zeytinyağı, saç bitini yok etmekte de kullanılır. Saç biti bazı şampuan ve kremlerle tedavi edilse de, bu tür ilaçlar, sert böcek zehiri kimyasalları içerir. En güvenli yol, zeytinyağıdır. Zeytinyağı kullanarak canlı bitleri boğmak veya öldürmek mümkündür. Tedavi, bitlerin yaşam döngüsünü yok edecek sıklıkta tekrarlanmalıdır. 
13- Soğuktan Donmaya Karşı Tedavi: Soğuk ısırması; deri altındaki dokuların donması sonucu ortaya çıkar ve hemen müdahale edilmesi gerekir. Buzlu hava veya dondurucu rüzgâra fazla maruz kalındığında oluşabilen soğuk ısırması, etkilediği bölgedeki kan dolaşımını durdurur. Tıbbi müdahalenin hemen mümkün olmadığı durumlarda, profesyonel müdahaleyi beklerken, donmuş bölgenin ılık havayla temasını sağladıktan sonra şu tedaviyi uygulamak gerekir: 30’ar gr zeytinyağı, nane yağı ve amonyağı karıştırın. Söz konusu bölgeye ovarak yedirin. Bu yöntem kışın kamp yerlerinde ilk başvurulacak yöntemdir.
14- Kesik, Su Toplaması ve Güneş Yanıkları Tedavisi: Kesiklerin üzerine zeytinyağı koyarak, kesik iyileştirilmeye çalışılır. Acılı güneş yanıklarında kızarmış deri, zeytinyağı ile ovularak rahatlatılabilir. Hatta çoğu zaman güneşte aşırı kalma sonucu oluşan yıpranmış cildi de zeytinyağı ile onartabilirsiniz. Güneş yanığı sonrası zeytinyağı tedavisi: Aynı miktarda sızma zeytinyağı ve suyu karıştırın. Mayonez kıvamında yumuşak ir karışım elde edinceye kadar çırpın. İlgili bölgeye sürün.  Yıpranmış cilt için zeytinyağı ve papatya çayından oluşan bir kompres yapın. İlgili bölgeye uygulayın.
12- Kuru ve Çatlak Ciltleri Rahatlatma: Kış havasının yan etkileri arasında kuru ve çatlak cilt de vardır. Çatlak cilt eğer ilerlerse kanamalara yol açarak kolayca çok acı veren bir problem haline gelebilir. Çabuk bir tedavi için su ve zeytinyağından bir karışım elde edip etkilenen bölgeye sürün. Bu fayda sağlayacaktır. Zeytinyağı, kuru ve sert dirsekler de kullanılır. Kuru ve çatlak bölgeler için zeytinyağı merhemi: Yarım kilodan biraz az sızma zeytinyağını 40 gr balmumu ile karıştırın. Eriyinceye kadar yavaşça ısıtın. Soğuyunca kuru veya çatlak bölgeye uygulayın. Kalanını ağzı kapalı bir kavanoza koyup serin bir yerde saklayın.(Not: Sevdiğiniz bir esans yağından karışıma birkaç damla ekleyebilirsiniz.)
13- Kas Kramplarını Tedavi: Kramp, kas kasılmasıdır. Krampa, kaslardaki asit birikmesi yol açar. İçine karanfil yağı karıştırılmış zeytinyağı krampı hafifletmede kullanılabilir. Nasıl uygulanır? Aynı miktarda sızma zeytinyağı ile karanfil yağını karıştırın. Bir havluyu sıcak suya batırın, sıkın ve kramp olan bölgeye birkaç dakika boyunca bastırın. Sonra ısınmış olan kas bölgesine hazırladığınız karışımı sürün. 
14- Böcekleri Uzak Tutma: Sivrisineklerin zeytinyağı sürülmüş cildi ısırmadıklarını biliyor muydunuz? Evet, bu gerçek!..
15- Keneleri Etkisiz Hale Getirme: Keneler lyme hastalığını taşıyabilirler. Vücuda yapıştığını fark ettiğiniz keneye derhal müdahale etmelisiniz. Eğer kene yapışalı bir saatten az olmuşsa, üzerine birkaç damla zeytinyağı damlatarak öldürmeye çalışın.  Zeytinyağını 10 ile 15 dakika tutun. Büyük bir ihtimalle kene düşecektir. Eğer kene iki saatten uzun kalmışsa ve düşmemişse mutlaka tıbbi yardıma başvurmalısınız. 
16- Deniz Anası Isırığı Tedavisi: Eğer denizanası tarafından ısırılmışsanız, zeytinyağından bir miktar ısırılan bölgeye sürün. Ama yine de tıbbi yardıma başvurmalısınız, çünkü bu ısırıklar tehlikelidir.

D) CİLT İÇİN
1- Güzellik Sırrının Zirvesini Keşfedin: Moda dünyasındaki birçok manken, ciltlerinin mükemmelliğini, her sabah içtikleri bir kaşık sızma zeytinyağına bağlıyorlar. Bunu iki şekilde yapabilirsiniz: ya her sabah zeytinyağını doğrudan için ya da bir kaşık zeytinyağını yarım bardak ılık su ve bir kaşık elma sirkesi ile karıştırın ve bir dikişte için.   Bazı kişiler elma sirkesi ve zeytinyağı karışımını tercih ediyorlar. Sirke vücudu toksinlerden doğal olarak temizlerken, zeytinyağı da vücudun içini yağlayıp yeniler. 
2- Kuru Ciltleri Canlandırın: Sızma zeytinyağı, hem yüz hem de vücut için mükemmel bir nemlendiricidir. Bu doğal nemlendiricilerin en büyük avantajı da hazır krem ve kozmetiklerde bulunması muhtemel zararlı kimyasallardan hiçbirini içermemeleridir. Zeytinyağlı nemlendirici krem formülü: Bir çay kaşığı taze maydanozu(doğal antibiyotik) bir çay kaşığı sıcak su(maydanozun yararlarını açığa çıkarmak için) ile karıştırın.  Bir çorba kaşığı zeytinyağı(nemi hapsetmek için) ekleyin.  İyice karıştırın. Yüzünüzü ılık suyla yumuşatın. Karışımı yüzünüze yukarı doğru daireler çizerek uygulayın. 5 dakika yüzünüzde tutun. Yumuşak bir bezle silin. Maydanoz lekelerinin çıktığından emin olun. Geceleri karışımı daha yoğun uygulayabilirsiniz ve iyice emilmesi için sabaha kadar bırakabilirsiniz. Ancak o zaman maydanozu içine katmamayı düşünebilirsiniz.  
3- Kırışıklıkları Yok Edin: Zeytinyağı cildi yumuşatır ve esnek, pürüzsüz bir görünüm verir. Cildi mükemmel bir biçimde sararak nemi hapseder, böylece cildin kurumasını önler. Antioksidan bakımından zengindir. Zeytinyağının epidermal kerotinoktise(cildin yüzeyini oluşturan dokuya verilen ad) nüfuz etme yeteneği vardır ve bu sayede kolojen ve elastin  sentezini oluşturarak  cilde daha sağlıklı ve diri bir görünüm kazandırır.  Kırışık Önleyici gece kremi formülü: Bir çorba kaşığı sızma zeytinyağı ile birkaç damla limon suyunu karıştırın. Karışımı yüzünüze sürün(gözaltı ve kapaklarını dışarıda bırakarak). Gözaltı ve kapaklarına sadece sızma zeytinyağı sürün. Gece boyunca tutun. 
4- Zeytinyağlı Tuz ile Cilt Temizleme(Eksfoliye etmek): Hiç cildinizin kuruyup döküldüğü oluyor mu? Burada da zeytinyağı yardımınıza koşuyor. Her zaman taze ve canlı görünecek bir cilde sahip olmak; bu doğal eksfoliye ile artık çok kolay. Zeytinyağı ile vücudunuzu ovarsanız; cildinizi bebek gibi yumuşak ve pürüzsüz olacağını göreceksiniz. Yarım bardak sızma zeytinyağını bir çorba kaşığı iri taneli deniz tuzu ile karıştırın. Birkaç damla lavanta veya sardunya yağı ekleyin(bu, isteğe bağlı). Vücudunuza masaj yapın. Duş alarak temizlenin. Bu karışımı, kullanmadan hemen önce yapabilir ve kalanını plastik veya cam bir kapta daha sonra kullanmak üzere saklayabilirsiniz.   
5- Ayak Masajı: Uzun süre ayakları üzerinde kalanlar için; zeytinyağı yorgun ayakları dinlendirir ve canlandırır.  Zeytinyağının mükemmel yumuşatma ve nemlendirme kapasitesi vardır. Çatlak ve kuru ayakları tedavide bire birdir. Kendinize çok iyi bir ayak masajı yapabilirsiniz. Zeytinyağlı dinlendirici ayak masajı–1: Sıralanan maddeleri bir kapta karıştırın; İki tatlı kaşığı sızma zeytinyağı, 3 damla lavanta yağı, bir damla papatya yağı, bir damla sardunya yağı. Ayaklarınızı iyice yıkadıktan sonra rahat bir pozisyon alın. Karışımı ayaklarınıza iyice yedirin. Sonra fazla yağı emmesi için çorap giyin. 
Ayaklarınızı canlandırmak ve enerji vermek için ise ayak masajı 2’yi uygulayın. Zeytinyağı, deniz tuzu, taze nane ve limon kabuğu ile karıştırılıp hazırlanan bu tedavi, ayaklarınızı fark etmenizi sağlayacak. İşte bu uygulama: Sıralanan maddeleri bir kapta karıştırın; iki tatlı kaşığı sızma zeytinyağı, bir tatlı kaşığı deniz tuzu, bir damla lavanta yağı, bir damla nane yağı, 1/2tatlı kaşığı limon kabuğu rendesi. Ayaklarınızı iyice yıkadıktan sonra rahat bir pozisyon alın.  Karışım ayaklarınıza iyice yedirin. Ayaklarınızı durulayın ve doğrudan saf zeytinyağını sürün. Sonra fazla yağı emmesi için çorap giyin.  
6- Vücut Masajı: Masajın gerçek amacı vücudun kendini yenilemesini sağlamak ve sağlıklı olmaktır. Masaj kan dolaşımını arttırır ve dokulara oksijen taşır. Zeytinyağı ile masaj yaparken, zeytinyağını temel olarak kullanın ve eğer dinlenmek istiyorsanız biberiye özü, enerji ve canlanma istiyorsanız nane özü yağı ekleyin. Şu maddeleri bir kapta karıştırın: 225 gr. Sızma zeytinyağı, 7 gr. Biberiye yağı veya 7 gr. Nane yağı. Karışımı tüm vücudunuza sürün. 
7- Tüm Vücudunuzu Sabunlayın: Zeytinyağı sabunu doğal, saf bir temizleyicidir. Yumuşatıcı ve rahatlatıcı etkisi sayesinde cildi ve saçları temizlerken yumuşatır, nemlendirir. Her tür hassas cilt için bile güvenlidir. Zeytinyağı, içine alkali çözeltisi eklenerek sabun haline getirilir. Renk, koku veya gliserin gibi nemlendiriciler de eklenebilir.  
8- Göz Makyajını Çıkarmak: Bir parça pamuğun üzerine biraz zeytinyağı damlatın ve göz kapaklarınızı ve altını temizleyin. Ya da avucunuza birazcık zeytinyağı koyup diğer elinizi kullanarak makyajı parmaklarınızla ovarak da çıkarabilirsiniz. Bir parça pamuk veya peçete ile  de kalan makyaj bulaşığını temizleyin. Böylece sadece makyajınızı temizlemiş olmakla kalmayıp aynı zamanda gözaltı ve çevresini de nemlendirmiş olursunuz. 
9- Yüz Maskesi: Özel bir gece için dışarı mı çıkacaksınız ve yüzünüzün ışıltılar saçmasını istiyorsunuz. Zeytinyağı ve ezilmiş avokado ile yapılan basit bir yüz maskesiyle istediğiniz sonuca kolayca ulaşabilirsiniz. İşte uygulaması: ½ bardak sızma zeytinyağı alın. Küçük boyda bir avokadoyu püre haline getirin. Krem kıvamına gelinceye kadar ikisini karıştırın. Yüze uygulayın. 12 dakika kadar bekleyin. Durulayın ve sonucu görün.
Kil maskesi: İki tatlı kaşığı kili bir tatlı kaşığı sızma zeytinyağı ile karıştırın. Krem kıvamı alıncaya kadar su ekleyin. Yüze uygulayın. 15-20 dakika yüzünüze tutun. Yüzünüzü durulayın, kurulayın ve nemlendirin. 
10- Ağdadan Sonra Hassas Ciltleri Temizleme İçin: (..) Ağda cildi kızartıp yıpratır. Zeytinyağını ağdanın ardından kalan ağda parçacıklarını temizlemek için olduğu kadar ağda yapılmış bölgeyi rahatlatmak için de kullanabilirsiniz. Fazlalık ağdayı temizlemek için birkaç damla zeytinyağını bölgeye damlatın ve pamuk veya yumuşak bir bezle küçük daireler çizerek ovun. Ağdadan sonra acıyı dindirmek içinse zeytinyağına batırılmış pamuğu bölgeye dokundurun.
11- Zeytinyağı ile Tıraş: Piyasada hem erkek hem kadın için sayısız tıraş köpüğü, jeli, kremi ve birçok nemlendirici ve yumuşatıcı ürün var. Zeytinyağı tıraş olacak bölgeyi yumuşatma ve rahatlatmada birebirdir. Zeytinyağı piyasadaki birçok üründen çok daha etkili, hem de basit kesik ve sıyrıkları da tedavi etme özelliğine sahiptir. Zeytinyağı ile tıraş olmayı deneyin. Normal bir ürünü(tıraş sabunu, köpüğü) nasıl kullanıyorsanız, zeytinyağını da öyle kullanın.  Çok yakın ve pürüzsüz bir sonuç elde edeceksiniz. 
12- Dudaklarınızı Canlandırın: Yazın veya kışın kurumuş dudaklar için zeytinyağı merhem olarak kullanılabilir. Dudak canlandırma formülü: ½ olgun muz ve 2 tatlı kaşığı sızma zeytinyağını bir kaba koyun, kıvama gelinceye kadar çırpın, dudaklarınıza sürün, 20 dakika kadar bekletin, durulayın ve dudaklarınızın ne kadar harika göründüğüne bakın.
13- Kurumuş Saçlar İçin: Zeytinyağının saçlara iki büyük yararı var; birincisi dayanıklılığını, ikincisi genel olarak esnekliğini arttırır. Eğer düzenli olarak saç kurutma makinesi ya da saç maşası kullanıyorsanız; bu yönteme kesinlikle ihtiyacınız var demektir.  Çünkü, bu iki işlem saçların kurumasına yol açar. Zeytinyağlı saç kreminin yapılışı: ½ bardak sızma zeytinyağı ve bir yumurta sarısını bir kapta karıştırın, birkaç damla limon suyu ekleyin ve karıştırın, önce saçlarınızı normal şampuanla yıkayıp durulayın, zeytinyağı, yumurta sarısı ve limon suyundan hazırladığınız karışımı saçınıza uygulayın, 5 dakika bekletin., saçınızı yeniden şampuanlayın ve durulayın.
14- Ilık Yağ ile Saç Bakım Kompleksi: Saçlarınız kuru ve kırık ise bu ılık yağ terapisini uygulamak size yararlı olacaktır. Saçlarınız sağlıklı olsa bile bu formülü 3 ayda bir uygularsanız; kuruma ve kırılmaları tamamen önlemiş olursunuz. 
Ilık zeytinyağı ile saç bakımı nasıl yapılır? ¼ sızma zeytinyağını blendere koyun ve dikkatli bir şekilde ¼ kaynamış suyu ekleyin. Karışım elde edilinceye kadar yüksek hızda çırpın. Karışım ılıyınca saçınıza masaj yapın. Yağladığınız saçlarınızı saç kurutma makinesi yardımıyla birkaç dakika ısıtın. Saçlarınızı kalın bir havluya sarın ve 15 dakika bekleyin. Havluyu çıkarın ve saçlarınızı şampuanlayın. Tüm karışımın iyice temizlendiğine emin olmak için tekrar şampuanlayın ve durulayın.
Ilık zeytinyağı ile Çabuk Saç Bakımı Kompleksinin hazırlanması ve uygulanması: ¼ bardak zeytinyağını mikro dalgada biraz ısıtın, yağın çok sıcak değil ılık olmasına dikkat edin, yağı saç derisine masaj yapın ve parmaklarınızı saçınızın uzunluğu boyunca geçirip elinizde kalan yağı da saçınıza yedirin, saçınızı şampuanlayın ve durulayın, tüm karışımın iyice temizlendiğine emin olmak için tekrar şampuanlayın ve durulayın. İsterseniz zeytinyağını saçınızda gece boyu bekletebilirsiniz. Bu durumda eski bir yastık kılıfı kullanın. 
15- Kepeği ve Saç Dökülmesini Engelleme Terapisi: Zeytinyağı saç dökülmesini önleyebilir.  Bunun bir garantisi yoksa da, denemeye değer. Zeytinyağı doğal bir nemlendirici olduğu için, kepeği önler. Umuyoruz ki, saç dökülmesini de yavaşlatır veya tamamen durdurabilir.  Kepeğe ve saç dökülmesine karşı uygulanacak yöntem: 8 gün boyunca her akşam saç derinize zeytinyağı ile masaj yapın ve zeytinyağını gece boyunca saçınızda bekletin, böylece zeytinyağı saç derinize nüfuz edecektir. Sabahları tüm yağ temizleninceye kadar şampuanlayın. 
16- Saçların Elektriklenmesini Engelleme ve Parlaklık Elde Etme:  Birkaç damla zeytinyağının kuru ve elektrikli saçlara sürülmesi elektriklenmeyi önlemek ve iyi bir parlaklık için yeterli. Birkaç damla zeytinyağını elinize dökün ve parmaklarınızı tarak yerine kullanıp yağı saçınıza dağıtın.
17- Tırnak Güzelliği: Zeytinyağı ile bakım yapılmış tırnaklar parlak bir görünüm kazanır ve genel görünüşleri gelişir. Tırnak bakımı nasıl yapılır? Bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir tatlı kaşığı bal ve ½ tatlı kaşığı deniz tuzunu karıştırın. Az miktarını tırnaklarınıza masaj yapın. Fazlalıkları pamuk veya temiz bir bezle alın. Bakımı, elinize birkaç damla zeytinyağı damlatıp ovarak bitirin. 
18- Tırnak Güçlendirme: Zeytinyağı, kuru ve çatlak tırnakları güçlendirmede de kullanılabilir. Zeytinyağı onları besleyecek, dayanıklılığını ve esnekliğini arttıracaktır. El ve ayak tırnaklarınızı önce ılık suda sonra da ılık zeytinyağında 5 dakika kadar bekletin. Bu, tırnak çevresindeki derileri ve yıpranmış tırnağın kendisini besleyecek ve güçlendirecektir. Kalan yağı bir bezle alın ve elinize de biraz zeytinyağı sürerek bakımı noktalayın.  
19- Yumuşak Eller: Aşçıların ellerinin çok güzel olduğu söylenir. Bunun nedeni, yemek pişirirken, ellerinin sık sık zeytinyağına temas etmesiymiş. Polento tarzı el yumuşatıcısı: 1/4 bardak iri taneli mısır unu ile ¼ bardak sızma zeytinyağına karıştırın. Krem kıvamı elde edilinceye kadar karıştırın. Ellerinize masaj yaparak uygulayın. Durulayın. Az miktarda zeytinyağı ile ellerinizi ovarak bakımı bitirin.

E) RAHATLAMAK İÇİN ZEYTİNYAĞI(ZEYTİNYAĞININ EROTİZMİ)
Zeytinyağının rahatlamak için kullanılması, kendisi kadar, eskilere, ta eski Yunan’dan birçok diğer kültüre ve erotizme olan düşkünlükleriyle bilinen Romalılara kadar dayanır. Tarihçiler, Eski Yunan ve Roma’nın erotizmi nasıl yakaladıklarının çeşitli yollarını yazmışlardır. Bulgulara göre, o zamanlardaki eşler birbirlerine zeytinyağı ile masaj yaparlarmış. Siz de bu eski yolu deneyebilirsiniz ki zeytinyağı kullanmak duyularınızı harekete geçirecektir. Zeytinyağı ile siz de batı tarihindeki efsane, folklor ve öykülerin gizli ve mistik havasını yaşayabilirsiniz.  Cinsellik insan yaşamının temel öğesidir. Yapılan araştırmalar E vitamininin kişinin cinsel yaşamına katkıda bulunduğunu gösteriyor. Zeytinyağı da E vitamini bakımından çok güçlüdür. Tarih boyunca zeytin ve zeytinyağının, üretkenlik ve doğurganlık için yararlı olduğu düşünülmüştür. Eski Yunan’da hamile kalmak isteyen kadınlar, zeytin yaprakları üzerinde uyurlardı. Zeytin ağacı da doğurganlık aracı olarak kabul edilirdi. Zeytin yemek ve zeytinyağı kullanmanın cinselliği ve doğurganlığı arttırdığına inanılırdı. 
Eski zamanlarda üretkenlik-bereket- insanlığın yaşaması için hayati öneme sahipti: hem tarımsal alanda hasadın verimli olması, hem de insanların sağlıklı bebekler dünyaya getirmesi bakımından... İlk yağlardan birisi olan zeytinyağı eski zamanlarda, din adamları tarafından, bol bir hasat ve sağlıklı bebeklerin doğması için yapılan ayinlerde kullanılırdı. Bugün bile zeytinyağı bitkisel olarak hazırlanan birçok değişik amaçlı karışımın temel maddesidir. 
Yağlar masajın vazgeçilmez öğesidir. Elinize döktüğünüz yağı masaj yapacağınızın kişinin bedenine temas ettirirsiniz. Kaliteli bir yağ, ellerinizin pürüzsüz hissedilmesini ve hem sizin hem masaj yaptığınız kişinin rahatsız olmamasını sağlayacaktır.  Eşinizin tenini parlatmak; sevgi dolu ve tutkulu bir masaj için birkaç damla altın yağından kullanmanız yeterli. Şimdi zeytin ve zeytinyağının bolca yendiği bir akşam yemeğinin ardından zeytinyağı ile rahatlatıcı formülü denediğinizi düşleyin. 
Eşinize zeytinyağını cömertçe sunun. Ancak masaj sırasında yere veya çarşaflara damlatmamaya bakın.    
Su, en terapik bir maddedir. Kaldırma kuvveti ile sanki ruhumuzu havalara uçurur. Biraz zeytinyağı ekleyin, göreceksiniz ki su, hem bedeninize hem kafanıza bir özgürlük duygusu verecektir. Yani banyoda zeytinyağını istediğiniz gibi kullanın. Ama dikkat edin, yağ damladığı yeri kayganlaştırır, kayıp bir yerinizi sakatlamayın sakın!
Benim tavsiyem zeytinyağlı suya fırsat buldukça girin. Zeytinyağını doğrudan teninize sürüp küvete uzanabilir ve keyifli bir hamam sefası sürebilirsiniz. Sonra küvetten çıkıp sıcak duşun altına girip yağı bedeninizden temizlersiniz ve yağ bedeninizden akarken kafanızdaki sorunların da akıp gittiğini duyumsarsınız. Tüm vücudunuz capcanlı ve yumuşacık hisseder kendini.  Pamuklu bir havluya sarınıp yatağınıza uzanabilirsiniz ya da eşinizle birlikte erotizmin gizemli dünyasına gidebilirsiniz.
Yaptığım araştırmalar tarih boyunca zeytinyağının erotizmde kullanıldığını gösteriyor. Siz de aşağıda verdiğim rahatlatıcı formülleri eşinizle birlikte deneyebilirsiniz. Çünkü eşinizle geçirdiğiniz zamanlar çok özeldir ve insanın ruh ve beden sağlığına çok yararı vardır.
İşte zeytinyağı ile rahatlamanın yolları:
i) 1/8 bardak sızma zeytinyağını cam bir kaba koyun. Aşağıdaki bitki ve otları ekleyin ve birinin ardından saat yönünde karıştırın. 6 damla kananga(ylang ylang: Asya’da yetişen güzel kokulu aromaterapi(koku tedavisi) ve parfüm yapımında kullanılan manolyagillerden bir bitki) özü(rahatlatan etkisi için). 3 parça defneyaprağı(hoş kokusu için). 3 damla lavanta yağı(adı hep duygusal ve romantik aşkla anılmıştır; vahşi aslanları bile sakinleştirdiği söylenir). İki damla sardunya(güle benzeyen kokusuyla rahatlatır ve tazeler). Karışımı su dolu küvette kullanabileceğiniz gibi 1/4 bardak zeytinyağı daha ekleyerek masaj için de kullanabilirsiniz.    
ii) Sevdiğiniz bir müziği açın. ¼ veya ½  bardak sızma zeytinyağını küvetteki ılık suya ekleyin. Küveti doldurun. Birkaç damla lavanta yağı veya sevdiğiniz başka bir yağı da ekleyin. Mumları yakın. Çiçek yapraklarını suya yayın.  Alabildiğince rahatlayın. Ne olursa olsun küvetten çıkarken yağ damlaları üzerine basıp, kaymayın. Bundan sonra, üzerinizdeki ağırlığı atmak için soğuk bir duş alabilirsiniz, ya da bırakın bütün gün böyle kalsın üzerinizde.
iii) ½ bardak sızma zeytinyağı ile bir çorba kaşığı deniz tuzunu karıştırın. Lavanta veya sardunya yağı ekleyin(isteğe bağlı).Vücuda masaj yapın ve sonra duş alın. 
iv) Serpme deneyi: Yere ve yatağa eski bir çarşaf serin. Mumları yakın(gündüz bile ortamın havasını değiştirebilirler). Bir şişe ılık sızma zeytinyağını alın ve boyun, omuz, kulak ve başa serpmek için hazırlanın. Bacaklar, yanaklar, sırt, el ve ayaklar ile tüm vücuda uygularsınız. Bu mucizevi yağdan daha da yararlanmış olacaksınız. 

F) ZEYTİNYAĞI İLE GEBELİK VE BEBEK BAKIMI
(..)Doğal olarak gebelik ve sonrasında ortaya çıkan bir çok sorun için ailemizin kullandığı şifa yine zeytinyağıdır. Birçok hamile bayan ve yeni çocuk sahibi olmuş anne için zeytinyağı vazgeçilmez bir unsurdur. Sızma zeytinyağı sağlıklı ve doğallığı ile gebelerin, yeni doğan bebeklerin ve küçük çocukların bakımı için idealdir. İyi beslenme, sorunsuz bir gebelik geçirmek ve sağlıklı bir çocuk sahibi olmak için zeytinyağı çok önemli bir işleve sahiptir. E vitamini bakımından zengin olan sızma zeytinyağı, gebelik öncesi ve sonrasında çok yararlıdır. Vitaminlerin yanı sıra zeytinyağı; yağ asitleri bakımından da zengindir ve oranları şu şekildedir: % 73 oleik asit, % 9 linolik asit ve % 0.3 linolenik asit. Linolik asit, vücudumuzda sürekli yenilenmesi gereken bir yağ asididir. Vücudumuzun her hücresinde bulunan ve hücrelerin yenilenmesini sağladığı için sağlıklı bir hayat için gerekli olan linoik asit doymamış yağ olup omega 6 serisindendir. Oleik asit diğer memelilerden çok, ancak, insanlarda bulunan yağ çeşididir. Sızma zeytinyağındaki yağlar ile anne sütündeki yağlar birbirine çok benzer. 
Akdenizliler zeytinyağının sağlığa olan yararlarına öyle inanmışlar ki, yüzyıllardır bebeklerine 5. aydan itibaren kaşıkla zeytinyağı içirirler. Yağın, bebeklerin gelişimine yardımcı olduğuna inanırlar. Zeytinyağındaki A vitamini yüksek miktardaki oleik asitle birlikte kemik gelişimine, kalsiyum ve diğer minerallerin vücuda alınmasına yardımcı olur. Bebeğin gaz sorununa çözüm olur. Zeytinyağı bebeğin midesini bir örtü gibi asitlerden koruyor. Bebeklerin vücuduna sürüldüğünde, onların cildini nemlendirir ve yumuşatır. Cildin kurumasını önler. Saf ve doğal olduğu, kimyasallar içermediği için çok yararlıdır. Bebeklerin saçlarının gelişim için de yararlıdır. Bebeğin saç diplerine zeytinyağı ile masaj yapılması onların saçlarının gür olmasını ve ilerleyen yaşlarda dökülmesini önler. 
Bir arkadaşım benimle evde yaptığı doğum tecrübesini paylaştı. Ebesi ona gebelik süresince perineum bölgesine(rahim ağzına) zeytinyağı ile masaj yapmasını önermiş. Gebelik süresince ebe, doğum sırasında bebeğin daha kolay çıkmasını sağlayacak esnekliği arttırmak için,  perineuma masaj yapmaya devam etmiş.  Ve arkadaşım neredeyse 5 kiloya yakın kızını hiçbir yırtık olmadan doğurmuş sonuçta. 
1) Doğum Çatlaklarını Azaltın: Doğum sonrasında vücutta çatlaklıklar meydana gelebilir.  Eşit miktarda karıştırılmış zeytinyağı ve saf Hindistancevizi kremini karın, kalça ve göğüs bölgesine uygulayın.
2) Emzirenler İçin Göğüs Ucu Bakımı: Emzirmeden önce her zaman göğüs uçlarınızı su ile nemlendirin. Sonra emzirmenin hemen ardından şu formülü uygulayın: Eşit miktarda sızma zeytinyağı ve suyu iyice karıştırın. Emzirmeden hemen sonra göğüs uçlarına uygulayın.  
3) Bebeklerin Poposundaki Pişik İçin: İki tatlı kaşığı sızma zeytinyağını bir tatlı kaşığı su ile karıştırın. Bir kıvam elde edinceye kadar çırpın ve bebeğin poposuna sürün.
4) Bebeklerde Konak Sorunu: Sızma zeytinyağı ile bebeğinizin başına hafifçe masaj yapın. (Parmaklarınızı kullanabileceğiniz gibi yumuşak bir pamuklu bez kullanabilirsiniz.) 10 dakika kadar bekletin. Sonra bebeğin başını ılık suyla yıkayın. Bıngıldağa(baştaki yumuşak noktaya) dikkat edin. Bunu sıkça tekrar edin. 
4) Bebeğinizin Islak Mendilini Kendiniz Yapın: Her anne kendi ıslak mendillerini tamamen doğal yollarla yapabilir ve bebeğin hassas cildine özen gösterebilir. Islak mendil nasıl yapılır? İki bardak ılık su, iki çorba kaşığı bebek şampuanı, iki çorba kaşığı sızma zeytinyağı birbirine iyice karıştırılır. Kalın, yumuşak, beyaz kâğıt havluları bu karışma batırın. Fazlalık sıvıyı sıkıp güzelce katlayın. Boş bir ıslak mendil kutusunda veya plastik kutuda saklayın.
5) Bebeğe Zeytinyağı ile Sağlıklı ve Canlandırıcı Masaj: Sızma zeytinyağını bebeğe sürmeden ellerinize iyice sürün. Odanın yeterince sıcak olmasına dikkat edin. Çünkü bebeğin üzerinde sadece bezi olacak. Yumuşak ve nazik hareketlerle daireler çizer gibi okşayarak masaj yapın. Bebeğin el ve ayak parmaklarını unutmayın ve başına masaj yaparken dikkat edin ve bıngıldağa dokunmamaya çalışın. Bebeğe en iyi masajı vermek için mutlaka sızma zeytinyağı kullanın. Araştırmalar, masaj yapılan bebeklerin yapılmayanlara oranla daha uyanık olduklarını ve daha az ağladıklarını ortaya koymuştur. Yani bebeğinize masaj yapmanız iyi olur.
6) Burun Deliklerini Nemlendirme: Kış aylarının kuru soğuklarında büyükler gibi bebeklerin de burun delikleri kurur. Bu sorunu yok etmek için pamuklu bir çubuğu sızma zeytinyağına batırın ve bebeğin burun delilerine hafifçe sürün.

G) EVCİL HAYVANLARIN ZEYTİNYAĞI İLE BAKIMI VE BESLENMESİ
Tıpkı insanlar gibi hayvanlar da zeytinyağının sayısız şifalarından yararlanabilirler. Zeytinyağı kalplerine iyi gelir, kolesterolü düşürür, cilt ve tüylerini parlatır. 
1- Hayvanınızın Tüylerini Parlak, Sağlığını Zinde Tutun: Zeytinyağı hayvanınızın öğünlerine düzenli olarak konulduğunda tüylerin parlaklığını koruyup arttıran harika bir yağdır. Ayrıca yiyeceklere zeytinyağı eklemek onların bağırsakların da yağlar. Bu, genellikle kuru yiyecekler yiyen hayvanlar için daha da önemlidir. 
2- Tüy Dökülmesini Yavaşlatın: Tüy dökülmesi, tüm evcil hayvanları olanların karşılaştığı bir sorundur. Bunu hissettiğiniz anda, onların yiyeceklerine sızma zeytinyağı karıştırın. Bunu uyguladığınız takdirde, daha az tüy döküldüğünü göreceksiniz.
3- Kedilerde Kıl Yumaklarını Önleme: Bir kedi öğürdüğünde ve sonrasında kustuğunda, bu, büyük bir ihtimalle yuttuğu kıllardan oluşan kıl yumakları nedeniyledir. Kedigiller, sürekli kendilerini veya bir başka kediyi yalayarak güzelleştirirler. Yalama anında yutulan tüyler onun sindirim sistemine yerleşir, hayvan bunu kusmadığı sürece, orada kalır ve zamanla yumak haline gelir. Bu, kedilerin sindirim sistemine zarar verir. Kedilerinizin öğünlerine, onun yemeklerinin tadını bozmayacak şekilde, biraz zeytinyağı ekleyin ve farkı görün.
4- Evcil Hayvanlara Ayak Masajı: Evcil hayvanınıza zeytin ve aynı safa çiçeği ile hazırlanmış bir ayak masajı verebilirsiniz. Aynısafa İlkbahar’dan Sonbahar’a kadar açan ve çok güzel sarıçiçekleri olan bir bitkidir. Aynısafa; antibakteriyel, anti-inflammatory ve antifundaldır. Dövülüp zeytinyağının içine katılarak kullanıldığı zaman yara, kesik, egzama, sedef hastalığı ve buna benzer iyileşmesi zaman alan durumlarda iyileştirici etkisi vardır. Ayak masajının hazırlanışı: Bir avuç aynısafa çiçeğini havana koyun ve bir bardak zeytinyağını üzerine ekleyin; çok düşük ısıda 6 saat ısıtın; soğuyunca süzün ve yavaş yavaş ¼ tatlı kaşığı greyfurt tohumu özü ekleyin; karışımı elinize döküp kedi veya köpeğinizin patilerine masaj yapın. Masajdan sonra hayvanınıza duş aldırın. Karışım buzdolabında 1-2 ay saklanabilir. Bu karışım kuru, çatlak, kaşıntılı cilt bölgelerine de iyi gelir. Özellikle hayvanın ısırarak, çiğneyerek veya bir biçimde tüylerini yolduğu bölgelerdeki deriye...
5-Kene Düşürme: Kene, kedi ve köpekler için ciddi bir sorundur. Çünkü çeşitli hastalıklar taşıyabilirler. Müdahale edilmezse, kene felcine ve hatta ölüme bile neden olabilirler. Keneler oksijen alırlar ve bu yüzden zeytinyağı ile boğarak yok edilebilirler. Hava almak için mücadele eden kene kancalarını bırakmaya başlayacak ve zehirini bırakmadan düşecektir. Eğer kene kendini bırakmazsa, bir pamuğa biraz zeytinyağı dökün ve kene havasızlıktan ölünceye kadar tutun. Asla keneyi sıkmayın veya sertçe çekmeyin. Yoksa bedeni gelse de kafası derinin altında kalabilir. Sabırla zeytinyağlı pamuğu bekletin ve kenenin düşmesini bekleyin.  Kene düşmezse, tıbbi müdahale için başvurun.
6- Kulak Kenesi(Uyuz Böceği): Uyuz böcekleri hayvanların kulaklarının içinde yaşar ve büyük bir rahatsızlık vermenin yanı sıra yapışkan bir sıvının oluşmasına neden olur. Hayvanlar, başlarını şiddetle sallıyor veya kulaklarını koparır gibi kaşıyorlarsa; bu kulaktaki uyuz böceğinin işaretidir. Zeytinyağı tedavisi kulağa uygulandığında, keneye benzeyen bu böceği havasız bırakacak ve öldürecek, kulağı da tedavi edecektir. 
7- Burun Üstündeki Deriyi Nemlendirme: Kış aylarının soğuğunda hayvanların burunları kurur, çatlar ve biçimsiz görünebilir. Bu bölgeyi tedavi için köpeğinizin burnuna zeytinyağı ile masaj yapın veya birkaç damla sürün. 
8- Köpeğinizin Patilerini Nemlendirin: Çatlak ve yırtıklar patilerde sıkça oluşur. Çok büyük sorun haline gelmeden bunları tedavi etmek mümkündür. Bunun için patilere zeytinyağı ile masaj yapabilir siniz. 
9- Pedikür: Köpeğiniz buna bayılacak. Ilık zeytinyağını alın. Tırnaklara ve nasırlı bölgelere yumuşaması ve iyileşmesi için masaj yapın. 
10- Tüylerden Buzları Çıkarmak: Kış süresince kar tüylere yapışır ve küçük buzcuklar oluşturur. Plastik spreyli bir şişeye zeytinyağı koyun; tüyler ve patilere sıkın. 

(*) “Zeytinyağı Tutkusu-Zeytinyağı ile Hayatınızı Güzelleştirmenin 101 Yolu” isimli kitaptan alınmıştır. Yazarı: Carol Firenze, Çevirmen: Rabia Kaya, Ledo Yayıncılık, 1. Baskı 2007