8 Aralık 2013 Pazar

ZEYTİNYAĞI


Bir aşk dizesi vardır zeytin tanesinde gizlenen
Her  bir dalında  binlerce yıllık  anılar taçlanır
Kıraç yamaçlarda çoğalır güz aşkları Ege’nin
Tanrı  katında  altınsarısı  Athena şahlanır


T. Ayhan ÇIKIN


2 Aralık 2013 Pazartesi

Bu memleket zeytinin değerini ne zaman anlayacak?

Anadolu’daki zeytin cevherini ilk fark edenlerden Muhip Özyiğit’in 1920’li yıllardan başlayarak verdiği mücadele ve Türkiye’deki zeytin üretimi tarihi hakkındaki belge ve mektupları, kızı tarafından kitaplaştırıldı.

Bilon Özyiğit Güroyman, ömrünü Türkiye’de zeytin yetiştiriciliğine vakfetmiş Muhip Özyiğit’in kızı. Babasının zeytine olan aşkını çok sonraları keşfetmiş. Babasının arşivlerindeki belgelere göz gezdirince, Türkiye Cumhuriyet’i sınırları içinde zeytinciliğin nüvelerini verdiği döneme ait ilk zirâi etüt sonuçlarıyla karşılaşmış. Zeytin sevdalısı Özyiğit’in miras bıraktığı tarihi belgeler, kızı tarafından “Bir Vatandaşın Zeytin Mücadelesi” adıyla kitaplaştırıldı.

Muhip Özyiğit, Midilli eşrafından zeytin üretimi ile uğraşan bir aileye mensup. Ailesi aynı zamanda civarın entelektüel kişileri ile yakın ilişki içinde. İleride Tariş’in kurulmasında emekler sarf edecek zeytin sevdalısı genç, buradaki cevheri keşif eder. Üniversite tahsili için Belçika’nın Liège kentine gider fakat Birinci Dünya Harbi patlayınca yurda geri döner. Her ne kadar, iktisat eğitimi alsa da Fransızca, Almanca bildiğinden ve kimya diploması olmasından ötürü, Bakırköy’deki baruthanede görev verilir.

Muhip Özyiğit, Alman kimyagerler ile burada deneyler yapar. Savaş tamama erince, tekrar Belçika’ya döner ve dünya zeytincilik sektörü üzerine etraflı bir tez hazırlar. Bu sırada ülkede Cumhuriyet kurulmuştur. 1924 senesinde Türkiye ile Yunanistan arasında mübâdele olunca, Özyiğit ailesi Ayvalık’a göç eder. Biga maden şirketiyle bir buçuk sene kömür madeni çıkarır ve sonra Ayvalık Belediye Reisi olur. Yoksulluğun diz boyu olduğu o devirde, memlekete çok fayda getirecek bir cevher keşfeder. Çevredeki zeytinyağı potansiyelini görür, civarın kalkınmasını sağlayacak bir teşkilatın gerektiğini Ankara’ya bildirir. TARİŞ’in kurulmasında büyük emek sarf eder. İşte, Bilon Özyiğit Güroyman’ın hazırladığı bu kitap, bu özveriyi gösteren rapor ve yazışmaları içeriyor.

‘Bu fedakarlık bilinmiyor’

Zor zamanlardır. Muhip Özyiğit, özellikle gençlere hususi ilgi göstererek, arkadaşları ile bir cemiyet kurar. Bu zeytin hareketine gönül verenler arasında Özkul Akın, Faruk Kantarcı, Toğan Cömert, İsmet Kaptan, Teoman Madra ve Süleyman Aksu vardır. Bir müstahsiller cemiyeti kurulur.

Bilon Özyiğit Güroyman, bu dönemin gençler tarafından özenle araştırılması gerektiğinin altını çiziyor ve kitabın fikrinin oluşma hikayesini anlatıyor. “Ayvalık’ta belediye reislerinin isimlerini birer sokağa veriyorlardı. Babamın ismini de kuytu köşeye bir sokağa verdiler. Çok yadırgadım ve hemen belediyeye bir istida yazdım. Ayvalık için bu kadar emeği geçmiş birine bu revâ değil, eğer bir isim verilecekse, reisliği sırasında bizzat kendi emeğiyle kuruduğu çam ormanına verilsin dedim.” diyor. Sonunda Ayvalık belediyesi, ilçenin en uzun caddesine Muhip Özyiğit ismini vermiş. Fakat Güroyman, “Biraz düşününce, babamın ve yaptığı hizmetlerin bilinmediğini fark ettim.” diyerek geride bırakılacak bir eserin gerektiğini anlar. Sonrasında başka bir proje, kitap fikrini gerçek hayata taşır. Bir belgesel için kendisinden mülakat istenen Güroyman, babasının eski defterlerini fark eder. Babasının dosyaları arasında elle çizilen haritalar, Osmanlıca notlar, uluslararası zeytin cemiyeti ile yazışmalar, Zeytin adlı dergi ve daha nice evrak saklıdır.

Ayvalık’ta zeytin üzerine doktora yapan Suzan Kantarcı, bu mektupları yayınlamasını teklif edince, Güroyman da kızları ve torunlarının yardımıyla kitabı kaleme alır.

Kitaptaki belgelerin büyük bir kısmı Muhip Özyiğit’in devlet büyüklerine yazdığı mektuplardan oluşuyor. En eski mektup 1931 yılına ait ve başvekil İsmet İnönü’ye yazmış. Diğer alıcılar arasında Uluslararası Zeytin Üreticileri Birliği, Ziraat Bakanları, İstatistik Kurumu, Tunus Zeytin Yağı Ofisi, Milli Birlik Komitesi bulunuyor. Kendini bir dönem sonra tamamıyla zeytinciliğe hasreden Özyiğit, zamanı gelir hayal kırıklığına da uğrar. Politikacılar hakkındaki sitemini Bilon Özyiğit Güroyman şöyle dile getiriyor. “60’lı yılların sonunda bir gün bana şu cümleleri söylediğini hatırlıyorum. Bu memlekete neden sahip çıkmıyorlar, bugün konuştuğum 26. bakan. Hâlâ zeytincilik sayesinde memleketin ne kadar çok kazanabileceğini anlatamıyorum.” Demirel’e olan sitemi ise dikkat çekici. Sayın Demirel denilerek övgü tabirleri ile yapılan başlangıçtan sonra, verip veriştiriyor Muhip Özyiğit. Başbakanın bir araba fabrikasının kapanmaması için komisyonlar, ekonomik kurullar ve bakanlar kurulunu toplarken, bu çabanın niçin zeytinyağı için gösterilmediğini dile getiriyor. Hesap soruyor adeta.
Zaman Pazar-1.12.2013

 

15 Kasım 2013 Cuma

Agricultural Markets Briefs

 

 

PROSPECTS FOR THE OLIVE OIL SECTOR IN SPAIN, ITALY AND GREECE - 2012-2020
 

Introduction


These prospects for the olive oil sector until 2020 have been established on the basis of a detailed statistical analysis that takes into account the main historical trends and the foreseeable evolution of the sector over the next years. So, they are not based on a full-fledged modelling approach linking produced, consumed and traded volumes to an equilibrium price in the EU and on the world markets.

Projections are determined for three EU Member States separately (Spain, Italy and Greece).

The methodology used for the projections varies depending on the type and the detail of the sources of information available for each country. In particular, data differentiating for irrigated and non-irrigated plantations would be useful to obtain more accurate production projections; however, this information is available for Spain, but not for Italy and Greece.

Agriculture and Rural Development 2


SPAIN


On the basis of the trend registered in the last decade, we estimate that the area of irrigated olive grove could considerably expand between 2011 (681 000 ha) and 2020 (771 000 ha), to the partial detriment of non-irrigated area, which would decline by almost 20 000 ha over the same period, to settle at 1.77 mio ha in 2020.

Apart from the normal variability linked to erratic climatic conditions, yields are assumed to slightly increase until 2020, according to a historical trend. This would apply for both irrigated and non-irrigated areas, although the absolute level of yield for irrigated crops is more than twice as high as for non-irrigated ones.

Taking into account these developments, olive oil production in Spain could reach 1.68 mio tonnes by 2020


1 under the assumption of "average" climatic conditions, this value varying possibly between 1.43 and 1.86 mio tonnes in case of extremely low or high yields seasons respectively.


Olive oil consumption in Spain over the projection period is assumed to remain stable in per-capita terms at 13.0 kg/year, which represents the average consumption over the past decade. Taking into account a modest population increase, this could bring Spanish olive oil consumption to 632 000 t by 2020.

Spanish olive oil exports until 2020 are expected to follow the increasing trend displayed in the recent past, with a stronger development for trade flows destined outside the EU compared to exports on the EU market. Overall, total exports would grow from 840 000 t in 2011 to 1.047 mio t in 2020.

Oil imports are projected to stay roughly unchanged over the projection period, at a level between 40 000 and 50 000 t, which coincides with the historical average of the recent past.

On the basis of these projections, we ran a scenario to simulate the possible development of olive oil stocks in Spain until 2020, assuming that the years from 2012 to 2020 would register 3 high-yield, 3 average-yield and 3 low-yield harvests


2. According to this simulation, the cumulated production and imports over the projection period would outweigh the corresponding cumulated consumption and exports, with an average annual accumulation of 27 000 t of stocks. Total stocks of olive oil in Spain could therefore increase from 635 000 t at the end of the marketing year 2011/12 to 881 000 t at the end of 2020/21.

1

For the aim of this medium-term exercise, the year 2020 refers to olive oil production realised during the marketing year 2020/21.


2


The high-yield, average-yield and low-yield years were selected randomly. We assumed that 2013, 2015 and 2019 would be average-yield years; the marketing years 2014, 2017 and 2020 would be high-yield, whereas the remaining years (2012, 2016 and 2018) would be low-yield harvests. 3


Graph 1: Projections for olive oil production in Spain (1997-2020)

167714631433123018591635



0200400600800100012001400160018002000199719981999200020012002200320042005200620072008200920102011201220132014201520162017201820192020in 1000 tonnes Production average yieldProduction low yieldProduction medium yield


Graph 2: Projections for the olive oil stock accumulation in Spain over the period 2012-2020


2462763514006-5587396-8569-10 000 -5 000 - 5 000 10 000 15 000 20 000 Final Stocks2011/2012Cumulatedproduction2012-2020Cumulatedconsumption2012-2020Total Imports2012-2020Total Exports2012-2020Total Increase inthe Stocks2012-2020Average annualincrement in 1000 tonnes


4


ITALY


For Italy, available data does not allow to distinguish between irrigated and non-irrigated olive groves areas.

Since the evolution of total area over the last decade has not shown any significant trend, our projections assume that total area devoted to olive oil production would remain constant until 2020 at around 1.14 mio ha, which corresponds to the average value of the period 2000-2010.

Under the assumption of "average" weather conditions, oil yields in Italy are expected to slightly decrease from 459 kg oil/ha in 2011 to 418 kg in 2020, following the declining trend registered in the last years. As a result, total olive oil production would fall from 538 to 477 thousand tonnes over the same period.

Olive oil consumption has also been on a declining path for some years now, therefore we assume that it would continue to decrease, from 660 000 t in 2011 to about 620 000 t in 2020.

As regards trade, Italy is expected to remain a significant net importer of olive oil, despite the trade deficit becoming smaller at the horizon 2020. Given that the level of imports has shown high variability but no clear trend over the last decade, we assume that imports would amount to slightly less than 500 000 tonnes for the whole period until 2020. On the other hand, we project that Italian exports would continue the positive trend of the last decade to reach around 360 000 tonnes by 2020.

 


Graph 3: Projections for the imports and exports of olive oil in Italy

282.2334.7358.8557.0402.3493.1



20025030035040045050055060020012002200320042005200620072008200920102011201220132014201520162017201820192020in 1000 tonnesEXPORTSIMPORTS 5


At the end of the projection period, the final stocks of olive oil in Italy would be approximately unchanged compared to the current situation, with an insignificant annual reduction of 2 700 tonnes per year. This means that we do not expect any major imbalance in the Italian olive oil sector, at least under the assumption of "normal" climatic conditions.

 


Graph 4: Projection for the olive oil stock accumulation in Italy over the period 2011-2020


-6529-3411-27-2.720949724942-8 000 -6 000 -4 000 -2 000 - 2 000 4 000 6 000 Final stocks2010/2011 Cumulatedproduction2011-2020Cumulatedconsumption2011-2020Total Imports2011-2020 Total Exports2011-2020Total increasein the stocks2011-2020Averageannualincrementin 1000 tonnes6


GREECE


For Greece, annual data about the area devoted to olive groves is not available; therefore, the only available source of information is Eurostat Farm Structure Survey, which is carried out with a frequency of 3 years. According to this data, it appears that olive groves area has been expanding over the recent past. For the projection period, we expect a continuation of this growth trend - although at a slower pace – from 738 000 ha in 2007 to 767 000 ha in 2020. On the other hand, yields are projected to be significantly declining, to settle at 351 kg oil/ha in 2020. Thus, olive oil production would be slightly falling during the projection period, from 310 000 t in 2011 to 270 000 t in 2020.

Greek olive oil consumption is also projected to decrease - from 228 000 t in 2011 to 202 000 t in 2020 – following the trend of the previous years.

In the past, Greek exports of olive oil have varied considerably from year to year, although a downward trend seems to emerge over the time. For the period until 2020, exports are assumed to continue the slight fall, to reach 82 000 at the end of the projection period. Finally, Greek oil imports are negligible and are projected to remain at around 3 000 tonnes over the period 2011-2020, similar to the average of the previous years.

Under the usual assumption of "average" harvests throughout the projection period, the olive oil sector in Greece would result to be roughly balanced, with a small deficit of 11 000 tonnes per year, or about 4% of the expected production.


Graph 5: Projection for the olive oil stock accumulation in Greece over the period 2012-2020


-1901-100-11.1228254029-768-3 000 -2 000 -1 000 - 1 000 2 000 3 000 Final stocks2011/2012 Cumulatedproduction2012-2020Cumulatedconsumption2012-2020Total Imports2012-2020 Total Exports2012-2020Total increasein the stocks2012-2020Averageannualincrementin 1000 tonnes


This newsletter does not necessarily represent the official views of the European Commission

Contact: DG Agriculture & Rural Development: Economic analysis of EU agriculture unit.

Tel: +32-2-2991111/ email: agri-L2@ec.europa.eu

http://ec.europa.eu/agriculture/analysis/markets/index_en.htm

© European Union, 2012

Reproduction authorised provided the source is acknowledged

6 Kasım 2013 Çarşamba

MİLAS VE ZEYTİN


Milas’ın ekonomik değerleri içinde zeytin, en başta gelir. Ülke genelindeki 162 milyon zeytin ağacının, 8.5 milyonu Milas’ta. Milas’ın zeytin türü, memecik. Elimizde böyle önemli bir potansiyel varken, biz zeytinciliğimizin gelişmesi ve pazarlanması için bugüne kadar etkin bir çaba içinde olduk mu; Hayır!

Milas’tan sonra zeytinciliğe başlayanlar, Milas’ı geçti. Örnek; Akhisar. Akhisar geçmişte bir tütün merkeziydi. Tütün kısıtlanınca, zeytine yöneldiler. 1985’te 1.850.000 olan zeytin ağacı sayısını, bugün 12 milyona çıkardılar. Şimdi ‘Zeytincilik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’ kurmaya çalışıyorlar. Bu sene 5. Zeytin Hasat Şenliğini yaptılar. Orada bu işler; Belediye, Kaymakamlık, Ticaret Borsası, Ticaret ve Sanayi Odası, Ziraat Odası elele vererek başarılmış. Akhisar’ın yıllık yeşil zeytin ihracatı 9, siyah zeytin ihracatı 1.7 ve zeytinyağı ihracatı da 6.5 milyon dolar. Zeytinden elde edilen toplam yıllık gelir, 300 milyon lira.

Yakın geçmişe kadar dökme/rafinerilik olarak bilinen Milas zeytinyağları, bugün kendi markalarını yarattı. Milaslı zeytin üreticileri, hasat koşullarına dikkat ederek ve zamanında sıkım yaptırarak; kaliteli yağlar elde etmeye başladılar. Milas’ta zeytinyağındaki en büyük sıkıntı; pazarlama konusu!

Bir zeytin diyarı olmasına rağmen, Milas’ta hiçbir zaman, bir “Zeytin Hasat Şenliği” gerçekleştirilemedi. Bugün ülkemizin birçok yerinde, bu şenlikler gerçekleştiriliyor. Örneğin Akhisar 5’incisini, Ayvalık 9’uncusunu yaptı. Balıkesir Edremit-Güre-Gömeç, Altınözü(Hatay) ve Mut(Mersin) gibi birçok yerde bu şenlikler organize ediliyor.

Bazı firmalar, Ayvalık ve Edremit gibi yerlere, 2-3 günlük ‘Zeytin Hasat Turları’ düzenliyor. Tura katılanlar; zeytin bahçesinde hasat yapıyor, yağhanede sıkımı izliyor, zeytincilik ve tadım hakkında bilgiler alıyor, zeytinyağı müzesini geziyor, zeytinyağlı yemeklerden yiyor. Bu turlar, bölgede canlılık yaratıyor.

Milas zeytinyağlarının coğrafi işaretlemesi bile bugüne kadar yaptırılamadı. Neyse ki, yeni MİTSO yönetimi, bu eksiği gidermeye çalışıyor. Milas’tan götürülen araç-gereçlerle başka yerlerde, ‘zeytin ve zeytinyağı müzeleri’ kuruluyor. Milas’ta ise bu, yapılamıyor.

Milas’ın bu yerlerden ne eksiği var da, bu hasat turları ve şenlikler Milas’ta olmuyor, zeytincilik müzesi kurulamıyor? Milas’ta eksik olan şu; bir araya gelememe, güçbirliği yapamama, anlık ve günlük düşünme, günü kurtarma anlayışı ve en önemlisi kurumsal önderliğin olmayışı.

Milas zeytinciliğinin gelişebilmesi ve pazarlama sorunlarının aşılabilmesi için mutlaka kurumsal önderlik gerekli. Bu konuda Belediye ve Kaymakamlığın birlikte hareket etmesi çok önemli. Kentsel ekonomik değerlerin, kazanca ve toplumsal refaha dönüştürülebilmesi için, yeni dönemde, ‘kent ekonomisi’nden sorumlu bir Belediye Başkan yardımcısı olmalı; bu birim ‘Kent AR-GE’ çalışmalarını organize etmeli, kentin potansiyelleri doğrultusunda(tarım, turizm vb.) projelerin üretilmesini sağlamalıdır.

Belediye olarak, potansiyelleri doğrultusunda bir kentin geleceğini planlamak ta çok önemli. Bugün Milas’ın, buna çok fazla ihtiyacı var. Çünkü potansiyelleri, Milas’ı aşıyor.

***

KUTLAMA

 Her yıl olduğu gibi yine ‘Menteşe SOM”, İtalya merkezli ‘Flos Olei 2014’ uluslararası zeytinyağı katalogunda yer aldı. Bu başarısıyla Osman Menteşe, Milas zeytinyağını dünyaya tanıttı, puanlamada iki yıl üst üste Kuzey Ege zeytinyağlarını geride bırakarak, Güneybatı Ege’nin sesi oldu. Bu katalogda yer alan Milaslı ikinci marka, ‘Kairos Zeytinevi’.Her iki marka sahibini kutluyorum.

 

Nevzat Çağlar Tüfekçi


www.milasbilgi.com

1 Kasım 2013 Cuma

ZEYTİNYAĞINA YOLCULUK


Balıkesir'e bağlı Gömeç / Karaağaç'ta zeytinlikler arasında doğal çiftlik ortamında
zeytin hasadına katılıp, ellerinizle toplayacağınız zeytinleri, butik zeytinyağı işletmesinde
natürel sızma zeytinyağına dönüştürmeye, üretim aşamasından tüketime kadar
olan yolculuğa davet ediyoruz.
15 kasım cuma akşamı 18.00 'de başlayacak olan zeytinyağına yolculuğumuz
17 kasım pazar günü yine 18.00 'de son bulacaktır.
Programa dahil olan etkinlik ve hizmetler;

Akkızhan Butik otelde 2 gece 2 gün tam pansiyon konaklama.
Zeytinyağı tadım uzmanı Serdar Öçten ÜNSAL tarafından verilecek zeytinyağı
tadım eğitimi ve etkinliği.
Zeytin hasadı ve butik makinelerde natürel sızma zeytinyağı elde edilmesi.
Doğal çiftlik ortamında sessiz sakin bir hafta sonu, Ayvalık köy kahvaltıları,
bol yeşillik ve zeytinyağlı yemekler.
Zeytinyağı makineleri sistemleri, zeytinyağı üretimi, zeytin bahçesi kurma ,
zeytin çeşitleri ve özellikleri, ambalaj, etiket, stoklama, nakliye, pazarlama,
Türkiye ve dünya zeytinciliği ile tüketici bilgileri konuları anlatılacaktır.
Kontenjanımız 12 kişi ile sınırlıdır.
Katılım ücreti her şey dahil 500.00 TL + Kdv olarak fatura karşılığı tahsil edilecektir.
İletişim ve kayıt için ;
Serdar Öçten ÜNSAL - 0 537 660 42 26 - sounsal@gmail.com
Banka hesap bilgisi : Serdar Öçten ÜNSAL - IBAN - TR16 0004 6001 5188 8000 0273 19 - AKBANK / AYDINLIKEVLER ŞB


Serdar Öçten ÜNSAL
Olivae Horto
0 537 660 42 26

YILDA İKİ LİTRE ZEYTİNYAĞI TÜKETİYORUZ

MİLLİYET
01 Kasım 2013 - 02:30
 
Olayların içinden  |  Güngör Urasguras@milliyet.com.tr
Dünyada 9.6 milyon hektar alanda 20 milyon ton zeytin üretiliyor. Türkiye, dünyanın önemli zeytin ve zeytinyağı üreticisi.
Sofralık zeytin üretiminde
 İspanya’dan sonra ikinci sırada, zeytinyağı üretiminde ise ilk 5 ülke arasında.
Dünyada ve Türkiye’de zeytinyağı üretimi düşüyor. Geçen sene İspanya’da yaşanan olumsuzhava
 şartları zeytinyağı üretiminde büyük gerilemeye neden oldu.
Dünya zeytinyağı üretimi 2012-2013 sezonunda bir önceki sezona göre yaklaşık yüzde 20 azaldı. 2011-2012 sezonunda 3.4 milyon ton olan dünya üretimi 2.7 milyon tona geriledi.
Bu yıl
 ise dünya üretiminin en iyimser tahminle 3 milyon ton olması bekleniyor.

İki farklı tahmin var
Gelelim Türkiye’nin durumuna.
Geçen yıl
 1 milyon 340 bin ton yağlık zeytin, 455 bin ton sofralık zeytin üretilmişti. Zeytinyağı üretimi 200 bin ton idi.
Bu yıl için iki önemli tahmin açıklandı.
(1)
 İzmir Ticaret Borsası koordinasyonunda yapılan tahmine göre bu sezon yağlık zeytin üretiminin 1 milyon 200 bin ton, zeytinyağı üretiminin yüzde 30 azalarak 141 bin ton gerçekleşmesi bekleniyor.
(2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından resmi olarak görevlendirilen Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK)’nin yaptığı tahmine göre ise, yağlık zeytin ürünü 1 milyon 100 bin ton dolayında olacak. Bundan 130 bin ton zeytinyağı üretilecek.
Sofralık zeytin üretiminin ise 455 bin tondan 391 bin tona gerileyeceği tahmin ediliyor.

70 milyon ağaç dikildi
Son yıllarda zeytine
 ilgi arınca; (1) Eski ağaçlar ıslah edildi. (2) Çok sayıda yeni ağaç dikildi.
-  Türkiye genelinde zeytin dikim alanı 800 bin hektara
 ulaştı..
-  Zeytin ağacı
 sayısı 90 milyondan 162 milyon adede yükseldi.
Zeytinyağı üretimi artsa da azalsa da, Türkiye’de kişi başına zeytinyağı tüketimi 2 litrenin üzerine çıkamıyor.
Yetişkin bir insanın günlük aktiviteleri için 2000-2400
 kalori alması gerekiyor. Dengeli ve sağlıklı beslenme için ise bu toplam kalorinin 650-750 kalorilik bölümünün yağ tüketimi ile karşılanması bekleniyor.
Bu kalori hesabına göre doğrudan alınması gerekli toplam yağ miktarı günde 51
 gram. Kişi başına yılda en az 18.6 kg yağ tüketilecek. Dünyada kişi başı yağ tüketimi ortalaması 26 gr., Türkiye’de 18 gr.
Türkiye’deki 18 gr ortalama kişi başı yağ tüketiminin 10.5 gr’lık kısmını tohum yağları oluşturuyor. Kalan 7.5 gr.lık
 tüketim, margarin, zeytinyağı ve tereyağı gibi diğer yağ çeşitleri arasında dağılıyor.
 

SEKTÖRÜN FOTOĞRAFINI ÇEKTİ

1 Kasım 2013
t

Alhatttttvvv211Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, televizyon programına katıldı, adeta sektörün yarınını anlattı. Sektörün büyüdüğüne işaret eden Alhat, yeni düzene ilişkin ipuçları verdi. Tüketicilere de “İçiniz rahat olsun” mesajı gönderen Borsa Başkanı, “Tağşişin önüne geçildi” dedi.

ZEYTİN AĞACI/EKONOMİ Bloomberg TV’de bugün katıldığı televizyon programında zeytin ve zeytinyağı sektörünü anlatan Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat, iç açıcı mesajlar verdi. Yeniçağ Gıda Genel Müdürü Ayla Yavaş ile birlikte İş Dünyası programına konukl olan Alhat, sektörde yeni firmaların girmesiyle ve rekoltenin artmasıyla birlikte marketlerde zeytinyağının fahiş fiyata satılması devrinin geride kalmaya başladığını belirtti.
Özellikle iç piyasa hakim olan ve Alhat’ın “Eski firmalar” diye tanımladığı bazı piyasa lideri firmaların zeytinyağını maliyetinin çok üzerinde tüketiciye ulaştırarak fahiş karlar elde ettiklerini kaydeden Alper Alhat, “Zeytinyağının maliyeti bellidir. Eski firmalar üreticiden 6.5 liraya yağı alıyorlar.Ama bakıyorsunun bu rakamın çok üzerinde marketlerde zeytinyağı satıyorlar. Rekolte artıyor. Sektör büyüyor. Yeni birçok firma piyasaya giriyor. Daha ucuza çok da iyi zeytinyağını satıyorlar” dedi.
“TAĞŞİŞ KALMADI”
Hileli yağ konusuna da değinen Alper Alhat, borsa başkanı olarak tüketicilerin yüreğine su serpen bir açıklama yaparak zeytinyağında tağşişin artık imkansız hale geldiğini savundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda çok iyi çalıştığını da kaydeden Alhat, “Bakanlığın denetimleri sonucu tağşiş kalmadı. Yeni firmaların fiyatlarını düşürdüğünü görüyoruz ve çok beğeniyoruz” dedi.
TÜM FİRMALARI DAVET ETTİ
Türkiye’deki zeytin ve zeytinyağı alanında tek ihtisas organize sanayi bölgesinin Akhisar’da kurulacağını ve inşaatına önümüzdeki yıl başlanacağını kaydeden Alper Alhat, “Bu bölge sadece zeytin ve zeytinyağına ilişkin olacak. Akhisar’da kuruluyor. Sektöre yatırım yapmak isteyen tüm firmaları buraya davet ediyorum” diye konuştu.
alperalhattv124343EKONOMİ BAKANLIĞI UNUTTU!
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye zeytinyağı konusunda uyguladığı kotaya da değinen Alper Alhat, 2023 yılı için ihracatta önüne bu kadar yüksek hedefler koyan bir ülkede bu sorunun aşılamayacak bir sorun olmadığını dile getirerek, “Sanırım burada Ekonımi Bakanlığı zeytinyağı sektörünü unuttu. Önüne 500 milyar dolar 2023 ihracat hedefi koyan bakanlık için bu aşılamayacak bir sorun değil. İlerleyen dönemde bu kota sorununun aşılacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
ZEYTİNE PRİM
Akhisar’da sofralık zeytin anlamında öncü olduklarını kaydeden Alhat, kaliteyi ve üretimi daha ileri seviyelere getirmek için sofralık zeytine prim verilmesi gerektiğini söyledi. Zeytine verilecek primin sektörü kayıt altına almaya yönlendireceğini savunan Alhat, “Zeytine verilecek 25 kuruş prim ile sağlanacak KDV’yi görünce zaten bu primi kendileri artırmak isteyeceklerdir. Bunu zeytinyağında gördük.11 kuruş olan prim şimdi 71 kuruşa çıkarıldı” dedi.
GÜRELİ YİNE “DİR” DEDİ
Programa telefonla bağlanan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ise, “Alper Alhat’ın söylediklerine aynen katılıyorum” dedikten sonra “sektörün en büyük sorunu nedir” sorusuna yine “DİR” olarak yanıt verdi. Güreli, Dahilde İşleme Rejimi taleplerini yıllardır dile getirdiklerini ancak sonuç alamadıklarını kaydederek, konunun sektörün önündeki en büyük handikap olduğuna işaret etti. Borsa Başkanı Alper Alhat da DİR konusunun bir gereklilik olduğuna vurgu yaparak un sektörünü örnek gösterdi. Alhat, “Dahilde İşleme Rejimi un iharacatında uygulanıyor. Ve gayet de başarılı.Bu sektörde ihracat lideriyiz ülke olarak. Ve hiç bir buğday üreticisi de itiraz etmiyor” diye konuştu.
Yenicağ Gıda Genel Müdürü Ayla Yavaş ise zeytinde geniş bir ihracat yelpazemiz olduğunu belirterek yeni pazar arayışlarının artacak rekolte ile birlikte önem kazandığını söyledi.

28 Haziran 2013 Cuma

MİTSO MİLAS ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞININ MARKALAŞMASINA ÖNCÜ OLACAK

 

 
 
MİTSO Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Özer, Milas zeytin ve zeytinyağının markalaşarak dünya pazarlarında hak ettiği yere ulaşması için girişim başlattı.
MİTSO’nun öncülüğünde Milas zeytin ve zeytinyağının geliştirilebilmesi için ilk aşamada genişkatılımlı bir toplantı düzenlenecek.
Yöre zeytinyağcılığında önemli bir marka haline gelen Ali Osman Menteşe ile görüşen ve önerilerini alan Başkan Reşit Özer ve Yönetim Kurulu Üyeleri zeytinyağında kalitenin arttırılması için girişimlerde bulunacak.
Reşit Özer başkanlığındaki MİTSO Yönetimi, Milas zeytin ve zeytinyağcılığının geliştirilmesi, markalaşarak dünya pazarlarında hak ettiği yere ulaşması için girişim başlattı. Öncelikle kendi çiftliğinde kurduğu butik zeytinyağı tesisinde elde ettiği zeytinyağlarıyla Avrupa ve Amerika’da ödüller kazanan Ali Osman Menteşe ile görüşen Reşit Özer, Milas zeytinciliğinin geliştirilmesi konusunda Menteşe’nin görüş ve önerilerini aldı.
Yöremizdeki modern zeytinciliğin örnek ismi olan Ali Osman Menteşe’yi MİTSO’ya davet eden Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Özer, MİTSO Meclis Başkanı Mustafa Yüksel, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sami Kont, Yönetim Kurulu Üyeleri Turgay Ertuğrul ve Koray Türkoğlu ile birlikte bir süre görüştü.
Milas zeytin ve zeytinyağını çok önemsediğini ve Milas zeytinciliğinin markalaşarak dünya pazarlarında hak ettiği yeri almasını çok arzu ettiğini anlatan MİTSO Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Özer “Ben özellikle zeytinimizin, zeytinyağımızın tanıtımına çok önem veriyorum. Bunun için mutlaka Milas – Bodrum Havalimanı’nda Milas zeytin ve zeytinyağlarını tanıtan bir stant açmak istiyorum. Bu konuda Milas Belediyesi ile de görüşeceğim; marketlerde Milas zeytinyağının yer almasını sağlayalım” dedi.
MİTSO olarak Milas zeytinciliğinin geliştirilmesi için bir toplantı düzenlemeyi amaçladığını anlatan MİTSO Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Özer “Bu toplantıya herkesi çağırmayı düşünüyorum. Zeytin üreticileri gelsin, fabrikacılar gelsin, yağ ticaretiyle uğraşanlar gelsin. Hatta TARİŞ ZeytinyağıBirliği’nden Cahit Çetin’i davet etmek istiyorum. Bu interaktif bir toplantıolsun. Herkes görüşlerini söylesin. Herkes pozitif ve negatif düşüncelerini açıklasın. Böyle bir toplantıdan çok yararlı sonuçlar çıkabilir” diye konuştu.
Kendisinin daha önce İstanbul’da ilaç sektöründe çalıştığını, şirketlerde yöneticilik yaptığını, babası ölünce Milas’a gelerek ziraat işinin içine girdiğini anlatan Ali Osman Menteşe “Dünyada bir ZeytinyağıKonseyi var. Bakan Kürşat Tüzmen zamanında Türkiye olarak bu konseyden çıktık. Biz Türkiye’nin yeniden bu konseye dönmesi için çalışma başlattık. İnternet grubu açtık, bir yerde buluştuk. Ben Milas’tan geldiğimi söylediğimde herkesin yüzü küçümsercesine buruşuyordu. Merak ettim, sordum. Sizin Milas’ın zeytinyağları hep kokar. Rafinajlık yağdır” dediler. Ne yazık ki, dışarıda Milas zeytinyağları hakkında böyle bir imaj var. Öncelikle bunu kurmalıyız. Milas’ta kaliteli zeytin ve zeytinyağı üretilebileceğini göstermeliyiz. Memecik zeytini iyi işlenirse çok kaliteli zeytinyağı elde edilebilir. Bunu yaparsak çok iyi bir yere gelebiliriz” dedi.
Daha sonra Türk zeytinyağlarının yurtdışında iyi tanınmadığını belirten Ali Osman Menteşe ABD’nin Seattle kentinde yaşadığı bir anısını anlatarak Türk zeytinyağlarının bu ülkelerde İtalyan adıyla pazarlandığını söyledi. Türk zeytinyağı markalarından sadece TARİŞ markasının tanındığını vurgulayan Ali Osman Menteşe teşvik sistemini de eleştirdi. Tütün, buğday gibi birçok üründe başfiyat uygulaması olduğunu belirten Ali Osman Menteşe “Zeytinyağında hep 5 asit zeytinyağı üzerinden fiyat açıklanıyor. Bu da üreticiyi olumsuz şekilde etkiliyor. Üreticide sanki iyi zeytinyağı 5 asit olurmuş, kanısı yaygınlaşıyor. Pirim sistemi yanlış uygulanıyor. 0.5 asit zeytinyağına da 50 kuruş, 5 asit zeytinyağına da 50 kuruş prim veriliyor. Bu yanlış bir uygulama. İyi zeytinyağına yüksek, kötü kalitedeki zeytinyağına düşük pirim ödensin” diye konuştu.
MİTSO Yönetiminin Milas zeytinciliğine yaklaşımından duyduğu memnuniyeti de dile getiren Ali Osman Menteşe “Siz bir komisyon kurun, biz de bu komisyonun içinde görev alalım” dedi.
Zeytinyağında şimdi en önemli sorunlardan birisinin de zeytinyağı fabrikalarında mühendis çalıştırma zorunluluğu olduğunu belirten Ali Osman Menteşe “Bizde zeytinyağı fabrikaları en çok üç ay çalışıyor. Mühendis için 12 ay çalışıyor olması isteniyor. Çalışmayan adama 12 ay para ödenir mi? Asgari ücretten sözleşme yapılmasını da kabul etmiyorlar. Hiç çalışmayan adama 12 ay para ödenir mi?” diye sordu.
MİTSO Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Özer yapılan toplantının verimli geçtiğini ve kendisinin çok yararlandığını anlatarak “En kısa sürede Milas zeytinciliğinin geliştirilmesi için toplantı düzenlemeye çalışacağız”dedi ve geldiği için Ali Osman Menteşe’ye teşekkür etti.

15 Mart 2013 Cuma

DÜNYA’NIN EN İYİ ZEYTİNİ MUĞLA’DAN SEÇİLDİ

15.03.2013                                                                                                              
  
MUĞLA VALİLİĞİ
 

                 
DÜNYA’NIN EN İYİ ZEYTİNİ MUĞLA’DAN SEÇİLDİ

            Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Nazif Ekici, ilimizden Flos Olei 2013 “Dünya Sızma Zeytinyağı Kataloğu” na giren markadan Menteşe Som markasının sahibi Osman Menteşe ve beraberindeki heyetle Muğla Valisi Fatih Şahin’i makamında ziyaret etti.

            Doğru teknikler kullanılması halinde Dünya’nın en iyi zeytinyağının Muğla’da üretilebileceğini söyleyen Vali Şahin, “  Osman Bey, Flos Olei Kataloğuna kendi markasının girmesini sağlamış. Diğer zeytinyağı üreticilerinin de doğru teknik kullanarak üretim yapmalarını bekliyoruz. Usul ve esaslara uygun bir şekilde zeytinin toplanması, sıkılması ve doğru metotların kullanılması halinde Dünya’nın en iyi ve en kaliteli zeytinyağını üretmek mümkün. Kaliteli ürün ürettiğimizde uzun dönemli düşünürsek üretici daha fazla  kazanmış ve alın terinin karşılığını almış olur.” diye konuştu. 

            Menteşe Som markasının sahibi Osman Menteşe yaptığı açıklamada, Menteşe Som markasının Flos Olei 2013 “Dünya Sızma Zeytinyağı Kataloğu” na girdiğini belirtti.
Tadım uzmanları tarafından değerlendirilen zeytinyağlarının kataloga girdiğini belirten Menteşe, “Benim markam 2007’den beri bu kataloga giriyor. Katalogta Muğla’dan 3 tane zeytinyağı markasının yer alması çok önemli. Türkiye’den 11 zeytinyağı markası katalogda yer alırken, bunun 3’ü Muğla’dan. Bu ürünler ilimizde yetişen Memecik çeşidi zeytinden üretildi. Muğlalılar için bu çok önemli. Bu katalog, doğru yetiştiricilik, hasat tekniği ve sıkım teknikleri uygulanırsa Memecik çeşidinden çok kaliteli zeytinyağı elde edebileceğinin kanıtı.” dedi.

            Zeytindostu Derneği Muğla İl Temsilcisi Atilla Totoş ise yaptığı konuşmada, “Geçmiş yıllarda ilimizden sadece bir zeytinyağı kataloga girerken bu yıl 3 tane oldu. Endüstriyel sıkım tesislerinde eğer bilinçli çiftçi ile çalışılır ve doğru üretim teknikleri uygulanırsa kusursuz zeytinyağlarını üretmek bizim içinde mümkün. Bu şunu gösteriyor. Muğla ili üreticileri bir araya gelir ve emek verirse Dünya’nın en iyi yağlarının çıktığı bir merkez haline gelir. Türkiye’nin en kıymetli yağının çıktığı yer Muğla. Bu demektir ki biz burada çok kaliteli ürün üretebiliriz. Asıl hedefimiz kaliteli ürün çıkartan insanların pazara açılmasını sağlamak.” ifadelerini kullandı.

            Muğla Zeytinciliğinin Geliştirilmesi Projesi çalışmaya başladıklarını söyleyen Anakara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Mücahit Taha Özkaya,  Önemli olan kalitenin ön plana çıkabileceğini sanayici ve üretici bilsin. Üretici bahçeden temiz ürün getirsin. Sanayici temiz fabrikada işlesin. Tüccar onu iyi bir ambalajın içinde ticaretini yapsın. Türkiye’de zeytinyağının sağlıklı olduğu biliniyor fakat sağlıklı zeytinyağı tüketilmiyor. Bu proje ile kalitenin artmasını sağlayacağız.”  dedi.


20 Şubat 2013 Çarşamba

ZEYTİNYAĞINI SEVDİR(EBİL)MEK

Zeytinyağının insan sağlığı açısından çok yararlı bir besin maddesi olduğu, sürekli zeytinyağı kullananların birçok hastalıktan korunduğu bilimsel bir gerçek. Zeytinyağı adeta bir ilaç olarak değerlendiriliyor ve eczanelerde ilaç niyetine satılması öneriliyor, tartışılıyor. Zeytinyağının para etmemesi, zeytin ve zeytinyağından gerekli kazancın elde edilememesi sonucu; üretici zeytine olan ilgisini azalttı. Zeytinyağında iç tüketimin arttırılmasında, üreticinin yüzünün güldürülmesinde; ülke içinde binlerce kişiye yemek servisi yapan yemek fabrikaları, bu konuda dikkate alınması gereken önemli kuruluşlardır. İşyerlerine yemek sağlayan fabrikalar; insanlarımıza, zeytinyağına alıştırma ve sevdirme için bir hareket noktası olarak değerlendirilmelidir.
BORTAR firması İzmir’de işyerlerine yemek hazırlayan bir kuruluş. Değişik işyerlerinde çalışan 20 bin kişi, bu yemek fabrikasının hazırladığı yemekleri tüketiyor. Firma sahibi Hasan Küçükkurt’un, “Yemeklerinizde zeytinyağı kullanıyor musunuz?” sorusuna verdiği yanıt şöyle: “Zeytinyağı kullanamıyoruz. Ege’de yaşıyoruz ama İzmir kozmopolit bir şehir. Türkiye’nin her yerinden, Doğu’dan, Güneydoğu’dan insanlar var. Zeytinyağı kültürü Türkiye’ye yerleşmiş değil. İzmirli, Egeli yiyor ama Karslı’ya yediremiyorsunuz. Zeytinyağlı yemek yaptığım zaman insanlar yemek yemiyor. 25 sene önce ben de yiyemiyordum.”(Sabah Egeli, Berrin Tuncel Birer röportajı, 17.2.2013)
Yemek fabrikaları, zeytinyağlı yemeklerde damak zevkini geliştirmek için bir araç olmalı, böyle toplu tüketim yerlerinde zeytinyağlı yemeklerin pişirilmesi bir zorunluluk haline getirilmelidir. Ülkemiz insanı yavaş yavaş zeytinyağına alıştırılmalı, zeytinyağının yararları onlara anlatılmalıdır. Sendikalar, Odalar, üretici kuruluşları ve en önemlisi hükümet, bu konuda teşvik edici olmalıdır…
Editör:
Nevzat Çağlar Tüfekçi
karyatv@gmail.com

12 Şubat 2013 Salı

MİLASLI GENÇ GİRİŞİMCİNİN, BÜYÜK BAŞARISI

 
            1940’lı yıllarda başlayan ve üç kuşaktır devam eden Günaltay aile işletmesi, peynirciliğinin yanısıra bugün her damak zevkine uygun olarak üretilen 24 çeşit sofralık zeytinle mutfaklarımızdaki yerini aldı. Sofralık zeytinler; çizik, kırma ve dolguluk olarak; Memecik, Manzalina, Domat, Kalamata, Gemlik ve Edremit zeytin çeşitlerinden elde ediliyor. Aromatik özelliklere sahip her boy ve lezzette zeytinlerden meydana getirilen dolgulu zeytin çeşitleri de şu şekilde sıralanıyor: bademli, portakallı, limonlu, sarımsaklı, cevizli, hamsili, acı biberli ve kırmızı biberli. Ayrıca futbol kulüplerine rengini veren sarı-kırmızı renkler, zeytine de renklerini vererek, yemeklik zeytin olarak sofralarımızı şenlendirmektedir.
Üçüncü kuşak olarak aile işletmesinin sorumluluğunu üstlenen Milaslı genç girişimcilerden Derya Günaltay, sofralık zeytin üretimini fason olarak yaptırdığını, paketleme ruhsatı aldıktan sonra en kısa sürede kendi işletmesinde bu zeytin çeşitlerinin üretimine başlayacağını açıklıyor. Paketleme tesisinin altyapısının hazır olduğunu, şu anda bürokratik işlemlerle uğraştıklarını belirten Günaltay, dolgulu zeytin işiyle bir yıldır uğraştıklarını, zeytinlerinin kısa sürede beğeni topladığını ve piyasada yer edindiğini, kargoyla da çok sayıda müşterisine zeytin gönderdiğini ifade etti.
Dedesi Kazım Günaltay’la babaannesi “Yağcı Hayriye” lakaplı Hayriye Günaltay’ın birlikte 1940 yılında aile işletmesinin temellerini attıklarını söyleyen Derya Günaltay, birinci kuşak büyüklerinin; Milas, Ula, Muğla ve Karaova pazarlarında zeytin ve zeytinyağı satarak bu işe başladıklarını, hatta dedesinin 1952 Ticaret Odası kayıt belgesine de ulaştığını söyledi. Torun Günaltay, babaannesiyle ilgili bir anısını şöyle anlatıyor: “Yağcı Hayriye lakaplı ninem, Milaslı bir Yahudi ailenin yanında çalışmış. Onların teşvikiyle ticarete atılmış. ‘Sen çok akıllısın, ticarete yatkınsın, sen ticaretle uğraşmalısın’ demişler ona. Babaannem ondan sonra dedemle birlikte, pazarlarda, zeytin ve zeytinyağı ile birlikte peynir de satmaya başlamışlar.”
Askerlik dönüşü 2001 yılından itibaren aile işletmesinin başına geçen Derya Günaltay, zeytin ve zeytinyağı ile ilgili tüm yurt içi fuarlara katıldığını, bu fuarların bilgi ve görgüsünü arttırdığını, katıldığı fuarlarda mal bağlantıları da yaptığını belirterek; 142 kayıtlı müşterisinin bulunduğunu, onlara zeytin, zeytinyağı, yoğurt ve peynirle birlikte, istek üzerine Milas yöresinin ebegümeci, hardal, tilkişen gibi mevsimlik yemeklik otlardan da gönderdiğini sözlerine ekledi. Günaltay, on-line satış sistemiyle de siparişler alacağını ve satış yapacağını, bu sistemi de en kısa sürede hayata geçirmek istediğini dile getirdi.
Önemli kişi ve kuruluşlara zeytin gönderdiğini, yöremiz ürünlerinin tanıtımında bunun çok yararlı olduğunu anlatan Derya Günaltay; bu müşterilerinden bazılarını şöyle sıralıyor: Başbakanlık Konutu, Cumhurbaşkanlığı Konutu, Devlet Bakanı Ali Babacan, eski Bakanlardan Abdülkadir Aksu, Milaslı işadamı Uğur Terzioğlu, Ağaoğlu Şirketler grubunun sahibi Ali Ağaoğlu ve İstanbul’daki lüks şarküterilerinin pek çoğu… Günaltay, Ağaoğlu’nun, özellikle hamsili zeytin istediğini, onun da üretimini gerçekleştireceğini söyledi.
Fuarlara çok önem verdiğini, fuarların firmalar açısından tanıtım ve satış bağlantısı yapmak için çok önemli olduğuna dikkat çeken Günaltay, daha önce ziyaretçi olarak gezdiği fuarlara, şimdi Milas yöresi ürünleri adı altında katıldıklarını, fuarlarda stand açtıklarını belirterek şöyle konuştu: “Milas kendi potansiyellerinin farkında değil. Milaslılar olarak bizler potansiyellerimizi değerlendiremiyoruz. Bunun için de bir çaba yok... Milas Gıda tarım ve Hayvancılık fuarını düzenleyen firma, Milaslı firma bulamamaktan yakınıyor. Biz bu sene fuara 4. kez katılacağız. Bu fuar Milas açısından çok önemli. Milaslı girişimciler olarak, Milas fuarını değerlendirmeliyiz. Milas zeytin ve zeytinyağı çok değerli ama pazarlama sıkıntıları var. Milaslı yerel yöneticiler, Odalar, Milas ürünlerinin pazarlanması konusunda biz girişimcilere önderlik etmelidirler. Buna ihtiyacımız var. Milas’ta girişimcilik ruhu geliştirilmelidir. Milas, dışarıdan daha iyi anlaşılıyor. Milaslılar olarak sahip olduğumuz değerleri en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.”
Haber: Karyatv