20 Aralık 2014 Cumartesi

MİLAS ZEYTİN HASAT ŞENLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE ÖNERİLER

29-30 Kasım 2014 tarihlerinde, bu yıl ilk kez, Milas Kaymakamlığının öncülüğünde düzenlenen, “Zeytin Hasat Şenliği”, Milas’ın potansiyellerinin değerlendirilmesi ve tanıtılması açısından, tarihi önemde bir etkinlikti. Daha önce defalarca bu konu gündeme gerilmesine rağmen, bir türlü hayata geçirilememişti.
Kent ve ilçe yaşamında, sahip olunan tarihi-kültürel-ekonomik ve turistik değerlerin ve potansiyellerinin bir kazanca dönüştürülmesi, toplumsal refahın yaratılmasında bir araç haline getirilebilmesi gerekiyor. Bu anlamda; başta Kaymakamlık ve Belediye olmak üzere Odaların kurumsal önderliklerine ihtiyaç bulunmaktadır. Kurumsal önderliğin temel iki unsuru Kaymakamlık ve Belediyedir.
İlki gerçekleşen zeytin hasat şenliğinin organizasyonu ve gerçekleşmesinde; Milas Kaymakamı Fuat Gürel’in, Kaymakamlığın kurumsal önderliğini en iyi şekilde hayata geçirdiğini gördük.
Organizasyon genel anlamda başarılıydı. Eksiklikleri yok mu, mutlaka vardır. Bu, her organizasyonda vardır. Önemli olan eksikleri görüp, bir daha aynısının olmamasını sağlamaktır.
Milas zeytinciliği ile ilgili panel çok başarılıydı, ufuk açıcıydı. Milas zeytinyağının üretimi ve pazarlanması konusunda ev ödevlerimizin ne olduğunu belirleyen ve bunu önümüze koyan güzel bir toplantıydı. Bu paneldeki konuşmalar, içerik olarak tatmin ediciydi.
Zeytinyağlı Milas yemekleri yarışması ise, Milas mutfak kültürünün belirginleşmesi ve ortaya çıkarılması anlamında çok önemliydi. Bu yarışma, Milas yemek kültürünün araştırılması ve yazılı hale getirilmesi konusunda da bizlere sorumluluk yüklemektedir.
Osman Menteşe’nin zeytinliğinde yapılan hasat gösterisi, doğru zeytin hasadının nasıl yapılması gerektiğini bizlere öğretmiştir. Sonrasında Zeybekler’e ait modern zeytinyağı fabrikasında yapılan ‘soğuk sıkım’la elde edilen zeytinyağının da, ne kadar lezzetli olduğunu katılımcılar yaşayarak gördü, tadarak anladılar…
Zeytindostu Derneği tarafından düzenlenen, zeytinyağı tadım eğitim paneli de çok önemli bir etkinlikti. Zeytin diyarı bir ilçede, bazı sahtekârlar, zeytinyağı diye kanola yağı satıyorlar. Bazı açıkgözler de, zeytinyağına pamukyağı veya çiçekyağı karıştırarak, Milas pazarında satıyorlar. Bunların önüne geçebilmek için zeytinyağının tadını ayırt edebilen ne kadar çok insan olursa, tüketicilerin kandırılmasını da o oranda önlemiş oluruz. Bu nedenle bu tadım eğitimleri; 3-4 veya 6 aylık dönemler halinde düzenlenilmelidir. Bu şenliğin, bize yüklediği en önemli görevlerden birisi de budur.
İlçemizde zeytinyağı üretimi kadar, ‘sofralık zeytin’ üretimine de önem vermeliyiz. Milas bu alanda da kendi markasını ve üretim sürecini yaratmalıdır. Milas’ta bir sofralık zeytin işleme ve paketleme tesisinin olmayışı büyük bir eksikliktir. Bu alanda da kurumsal önderliklere ihtiyaç bulunmaktadır.
Zeytin üreticisi, girdi maliyetlerinin yüksekliği, zeytinyağı satış fiyatının düşüklüğü nedeniyle zeytinine bakmamakta; toplayıcı maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle de birçok üretici zeytin tanesini ağacın başında bırakmaktadır.
Bu bakımdan; zeytin üreticisine, zeytinin organik özelliğini bozmayacak doğru ilaç kullanımı konusunda önderlik yapılmalı ve ayrıca maliyet yüksekliğinden dolayı ürünü ağacın başında bırakan üreticilerin, 3’erli-5’erli kümeler halinde, ortak hasat makinesi almaları için gerekli örgütlenmeler ve yönlendirmeler yapılmalıdır.
Zeytin ve zeytinyağı üretimi konusunda, çiftçi eğitimine ve öğretimine önem verilmelidir.
Zeytinyağı fabrikalarından çıkan zeytin karasuyunun, doğa ve toplum yararına(biyo enerji-kozmetik-gübre vb.) kullanılması için gerekli araştırmalar ve çalışmalar yapılmalıdır.
 Şirince’deki “şarap turizmi” gibi bizler de Milas’ta “zeytinyağı turizmi”ni geliştirmeliyiz. Bunun için gerekli çalışmalara hemen başlanılmalı, uygun mekânların seçimi veya oluşturulması sağlanmalıdır. Örneğin kent merkezindeki tarihi Çöllüoğlu Hanı, bu iş için düzenlenebilir. Milas-Bodrum karayolunun kenarında, uygun bir yerdeki kamu veya hazine arazisi de bu iş için kiralanabilir veya tahsisi sağlanılabilir.
Şenlikte, ulusal gazetelerden kimse yoktu. Bunun nedeni bizden önce 2-3 şenliğin yapılmış olması olabilir. Zamanlama olarak, şenliği Kasım başına alabiliriz. Köşe yazarı ve gazetecilerle çok önceden iletişime geçmek gerekiyor. Bu konuda reklam ajanslarından profesyonel hizmet alınabilir.
Milas’ta bir zeytin ve zeytinyağı müzesi kurulmalıdır. Müzenin içini dolduracak araç ve gereç Milas bölgesinde fazlasıyla bulunmaktadır. Kültürel değeri olan bu araç ve gereçler; hurdacılara gitmeden veya bulunduğu yerde çürümeden, bir yerde toplanılmaya başlanılmalıdır.
Şenlikte, İsrail’den konuğumuz olan ve Milas Zeytinciliği paneline konuşmacı olarak katılan Milas doğumlu hemşerimiz David Levi,  görüşleri ve şenlik sonrasında hazırladığı raporla; Milas zeytin ve zeytinyağının sektörde hak ettiği yeri alabilmesi için biz Milaslıların yapması gerekenleri açık ve net bir biçimde ortaya koymuştur. Bu rapor ciddi bir biçimde incelenmeli, Milas zeytin ve zeytinyağının, diğer görüşlerin de katkısıyla yol haritası belirlenmelidir. Ayrıca üretici Ali Osman Menteşe’nin hazırladığı rapor da, Milas zeytinciliğinin geliştirilmesi bağlamında çok önemli bilgiler ve öneriler içermektedir.
SONUÇ: Bu toplantıdan sonra Milas zeytinciliğinin geliştirilmesi doğrultusunda kısa-orta ve uzun vadeli hedefler belirlenmeli, bunun için alt komiteler ve üst komite oluşturulmalıdır. İkinci şenliğe kadar bazı konularda somut olarak yol almış olmalıyız. Kaymakamlık öncülüğünde bu şenliğin gerçekleşmesine katkı koyan Milas Belediyesi, MİTSO, Ziraat Odası, Zeytindostu Derneği, İlçe Gıda-Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, emeği geçen-katkısı olan tüm kişi ve kuruluşlar teşekkürü fazlasıyla hak ediyor.
Bu etkinlikle, Milas kabuğunu kırmaya, üzerindeki ölü toprağını atmaya başladı.
Gelecek, Milas için iyi olacaktır…
Şimdi sırada bal ve halımız var. Onlar için de etkinlikler düzenlemeliyiz...

Nevzat Çağlar Tüfekçi
bilgi@alvegari.com





2 Aralık 2014 Salı

ZEYTİNYAĞININ EROTİZMİ!


Zeytinyağının rahatlamak için kullanılması, kendisi kadar, eskilere, ta eski Yunan’dan birçok diğer kültüre ve erotizme olan düşkünlükleriyle bilinen Romalılara kadar dayanır. Tarihçiler, Eski Yunan ve Roma’nın erotizmi nasıl yakaladıklarının çeşitli yollarını yazmışlardır. Bulgulara göre, o zamanlardaki eşler birbirlerine zeytinyağı ile masaj yaparlarmış. Siz de bu eski yolu deneyebilirsiniz ki zeytinyağı kullanmak duyularınızı harekete geçirecektir. Zeytinyağı ile siz de batı tarihindeki efsane, folklor ve öykülerin gizli ve mistik havasını yaşayabilirsiniz.  Cinsellik insan yaşamının temel öğesidir. Yapılan araştırmalar E vitamininin kişinin cinsel yaşamına katkıda bulunduğunu gösteriyor. Zeytinyağı da E vitamini bakımından çok güçlüdür. Tarih boyunca zeytin ve zeytinyağının, üretkenlik ve doğurganlık için yararlı olduğu düşünülmüştür. Eski Yunan’da hamile kalmak isteyen kadınlar, zeytin yaprakları üzerinde uyurlardı. Zeytin ağacı da doğurganlık aracı olarak kabul edilirdi. Zeytin yemek ve zeytinyağı kullanmanın cinselliği ve doğurganlığı arttırdığına inanılırdı.

Eski zamanlarda üretkenlik-bereket-insanlığın yaşaması için hayati öneme sahipti: hem tarımsal alanda hasadın verimli olması, hem de insanların sağlıklı bebekler dünyaya getirmesi bakımından... İlk yağlardan birisi olan zeytinyağı eski zamanlarda, din adamları tarafından, bol bir hasat ve sağlıklı bebeklerin doğması için yapılan ayinlerde kullanılırdı. Bugün bile zeytinyağı bitkisel olarak hazırlanan birçok değişik amaçlı karışımın temel maddesidir.

Yağlar masajın vazgeçilmez öğesidir. Elinize döktüğünüz yağı masaj yapacağınızın kişinin bedenine temas ettirirsiniz. Kaliteli bir yağ, ellerinizin pürüzsüz hissedilmesini ve hem sizin hem masaj yaptığınız kişinin rahatsız olmamasını sağlayacaktır.  Eşinizin tenini parlatmak; sevgi dolu ve tutkulu bir masaj için birkaç damla altın yağından kullanmanız yeterli. Şimdi zeytin ve zeytinyağının bolca yendiği bir akşam yemeğinin ardından zeytinyağı ile rahatlatıcı formülü denediğinizi düşleyin.

Eşinize zeytinyağını cömertçe sunun. Ancak masaj sırasında yere veya çarşaflara damlatmamaya bakın.   

Su, en terapik bir maddedir. Kaldırma kuvveti ile sanki ruhumuzu havalara uçurur. Biraz zeytinyağı ekleyin, göreceksiniz ki su, hem bedeninize hem kafanıza bir özgürlük duygusu verecektir. Yani banyoda zeytinyağını istediğiniz gibi kullanın. Ama dikkat edin, yağ damladığı yeri kayganlaştırır, kayıp bir yerinizi sakatlamayın sakın!

Benim tavsiyem zeytinyağlı suya fırsat buldukça girin. Zeytinyağını doğrudan teninize sürüp küvete uzanabilir ve keyifli bir hamam sefası sürebilirsiniz. Sonra küvetten çıkıp sıcak duşun altına girip yağı bedeninizden temizlersiniz ve yağ bedeninizden akarken kafanızdaki sorunların da akıp gittiğini duyumsarsınız. Tüm vücudunuz capcanlı ve yumuşacık hisseder kendini.  Pamuklu bir havluya sarınıp yatağınıza uzanabilirsiniz ya da eşinizle birlikte erotizmin gizemli dünyasına gidebilirsiniz.

Yaptığım araştırmalar tarih boyunca zeytinyağının erotizmde kullanıldığını gösteriyor. Siz de aşağıda verdiğim rahatlatıcı formülleri eşinizle birlikte deneyebilirsiniz. Çünkü eşinizle geçirdiğiniz zamanlar çok özeldir ve insanın ruh ve beden sağlığına çok yararı vardır.

İşte zeytinyağı ile rahatlamanın yolları:

i) 1/8 bardak sızma zeytinyağını cam bir kaba koyun. Aşağıdaki bitki ve otları ekleyin ve birinin ardından saat yönünde karıştırın. 6 damla kananga(ylang ylang: Asya’da yetişen güzel kokulu aromaterapi(koku tedavisi) ve parfüm yapımında kullanılan manolyagillerden bir bitki) özü(rahatlatan etkisi için). 3 parça defneyaprağı(hoş kokusu için). 3 damla lavanta yağı(adı hep duygusal ve romantik aşkla anılmıştır; vahşi aslanları bile sakinleştirdiği söylenir). İki damla sardunya(güle benzeyen kokusuyla rahatlatır ve tazeler). Karışımı su dolu küvette kullanabileceğiniz gibi 1/4 bardak zeytinyağı daha ekleyerek masaj için de kullanabilirsiniz.   

ii) Sevdiğiniz bir müziği açın. ¼ veya ½  bardak sızma zeytinyağını küvetteki ılık suya ekleyin. Küveti doldurun. Birkaç damla lavanta yağı veya sevdiğiniz başka bir yağı da ekleyin. Mumları yakın. Çiçek yapraklarını suya yayın.  Alabildiğince rahatlayın. Ne olursa olsun küvetten çıkarken yağ damlaları üzerine basıp, kaymayın. Bundan sonra, üzerinizdeki ağırlığı atmak için soğuk bir duş alabilirsiniz, ya da bırakın bütün gün böyle kalsın üzerinizde.

iii) ½ bardak sızma zeytinyağı ile bir çorba kaşığı deniz tuzunu karıştırın. Lavanta veya sardunya yağı ekleyin(isteğe bağlı).Vücuda masaj yapın ve sonra duş alın.

iv) Serpme deneyi: Yere ve yatağa eski bir çarşaf serin. Mumları yakın(gündüz bile ortamın havasını değiştirebilirler). Bir şişe ılık sızma zeytinyağını alın ve boyun, omuz, kulak ve başa serpmek için hazırlanın. Bacaklar, yanaklar, sırt, el ve ayaklar ile tüm vücuda uygularsınız. Bu mucizevî yağdan daha da yararlanmış olacaksınız.

 

Kaynak: Zeytinyağı Tutkusu-Zeytinyağı ile Hayatınızı Güzelleştirmenin 101 Yolu, Carol Firenze, Çeviri: Rabia Kaya, Ledo Yayıncılık, 1. Baskı 2007  

ZEYTİNE DOKUNMA; O BİZİM HAYATIMIZ!

Uzun yıllar ihmale uğrayan Anadolu zeytinciliğini geliştirmek için Atatürk, 1929 yılında Yalova’daki, ‘Yalova Millet Çiftliği’ni ziyaret ettiğinde; bakımsız haldeki çiftliğin modernleştirilmesi ve aynı zamanda çiftliğin yanındaki 4 bin ağaçlık metruk(bırakılmış, kullanılmaktan vazgeçilmiş, battal) haldeki çiftliğin gençleştirilmesi ve yenilenmesi, Akdeniz’in belli başlı zeytin çeşitlerinden oluşan bir zeytinlik kurulması suretiyle, ülkemize uygun ticari niteliği olan çeşitlerin tespiti için talimat verdi.

Atatürk’ün yakından takip ettiği bu çalışmalar, hızla ilerledi ve Anadolu’da zeytinciliğin bir kez daha yükselişe geçmesi sağlandı.

Türkiye'de 7 yıl önce 99 milyon olan zeytin ağacı sayısı 170 milyonu aştı. Dünyada 3 milyon ton zeytinyağı üretimi yapılıyor. İspanya, bunun 3'te biri düzeyindeki üretimiyle ilk sırada. İtalya, yarım milyon ton yıllık üretimle 2'nci, Tunus 220 bin tonla 3'üncü ve Türkiye 190 bin tonla 4'üncü sırada. Türkiye'nin dünya zeytinyağı ihracatındaki payı yüzde 4. 10 yıl önce ülkemizde kişi başı yıllık zeytinyağı tüketimi 900 gramdı. Bugün 2 kiloya yaklaştı.
Dünyada 2.5 milyon ton sofralık zeytin üretiliyor. Yarım milyon tonla İspanya birinci, 430 bin tonla Türkiye 2'nci sırada. Ülkemizde yıllık tüketim 350 bin tona çıktı. Kişi başı 4.5-5 kilo yıllık tüketimle dünyada 6'ncı sıradayız.

Şimdi TBMM’nde, zeytinlik alanların sonu anlamına gelecek olan, 16.6.2014 tarihli, “Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” bekliyor.

Bu yasa değişikliği TBMM’den geçerse, zeytinliklerin başına gelecekler şöyle;

1) 25 dönümden daha küçük zeytinlikler artık zeytin sahası olarak kabul edilmiyor ve zeytinliklere 3 km’den yakın alanlar da koruma alanı olmaktan çıkarılıyor. Bu yasanın yürürlüğe girmesi ile başta Kuzey Ege ve Güney Marmara’da olmak üzere tüm zeytinlikler, yer altı ve yer üstü, her türlü yıkım, kırım ve uygulamaya açık olacak… Eskiden zeytin alanlarında, sadece zeytinyağı tesislerine izin verilirken artık zeytinliklere her tür işletme kurulabilecek…

2) Zeytin sahalarını talana ve yıkıma açmak için hükümetin kullandığı gerekçe; “Kamu Yararı”.  Yasa tasarısında, zeytin sahalarının hangi faaliyetler için kullanılabileceği şöyle sıralanıyor; a-Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları, b-Kamu yararı kararı alınmış (bu karar, valilerin başkanlığında bürokratlardan oluşacak bir ‘Kurul’ tarafından verilecek!) madencilik faaliyeti, c- Petrol ve doğalgaz arama ve işletme faaliyetleri, d- Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, e- Doğal afet sonrası geçici yerleşim, f- Yol altyapı ve üstyapı çalışmaları…

Son olarak, Soma’nın Yırca köyünde Termik santral yapma uğruna, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararından önce(sızdırılan bilgiler doğrultusunda) 6 bin zeytin ağacı kesiliyor.  Yırca köylülerinin geçim kaynakları, zor kullanılarak ve hukuk çiğnenerek bir anda yok ediliyor.

Bu olay bana Karya döneminde Milas zeytinlerinin başına gelen bir olayı hatırlattı. Karya yöresi verimli topraklara ve zeytinlik alanlara sahip olduğu için, başka kavimler burayı ele geçirmek istermiş. Karya’nın verimli toprakları başka toplulukların iştahını kabartırmış. Bu nedenle Karya bölgesi sık sık istila edilmek istenirmiş. Karya halkı kadını ve erkeğiyle sonuna kadar kanı ve canı pahasına topraklarını, zeytinlerini savunurmuş. İstilacı güçler, Karya halkının direnme gücünü kırmak, morallerini bozmak için önce zeytin ağaçlarını keserlermiş. Tıpkı şimdi Soma’nın Yırca köyünde olduğu gibi…
Nevzat Çağlar Tüfekçi
nevcagtufekci@gmail.com

Zeytinliklerin acele kamulaştırılması hakkında Bakanlar Kurulu Kararı, neden hukuka aykırıdır?


Hukuka aykırı olarak alınan acele kamulaştırma kararının yürütmesinin durdurularak, kararın aynı acelecilikle iptal edilmesi gerekmektedir.

Çünkü:

- Anayasa’nın 45. Maddesi uyarınca;

“Devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.”

- 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 17. Maddesi uyarınca;

“Devlet, zeytinciliğin ıslahı, yeni zeytin dikim alanlarının tespiti zeytin dikim ve yetiştirilmesinin teşviki ile verimin arttırılması, hastalık ve zararlılarla mücadele ile ürün elde etmekte masrafları azaltıcı araç ve gereçlerin imal ve ithalinde gerekli kolaylıkları sağlar.”

- 3573 Sayılı Zeytincilik Islahı, Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. Maddesi uyarınca;

“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkarak tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.

Zeytincilik sahaları daraltılamaz. (…) Bu halde dahi kesin zaruret görünmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez.”

- 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’na göre, acele kamulaştırma ancak yurt savunması, olağanüstü haller söz konusu olduğunda gerçekleştirilebilir. Kömüre dayalı termik santraller ne yurt savunması ile ilgilidir ne de olağanüstü haller söz konusudur. Mevcut olan tek yaklaşım, 3. Kişi lehine tesis edilen bir işlemdir.

Kaynak: http://www.greenpeace.org/turkey/tr/news/somada-zeytinlik-kiyimi/

 

MİLAS 1. ZEYTİN HASAT ŞENLİĞİNİN ARDINDAN...

Milas, 29-30 kasım tarihlerinde, iki gün boyunca, çok önemli günler yaşadı. Bu iki günün önemi, ilk defa Milas’ta zeytin hasat şenliğinin düzenleniyor olmasıydı. Bu etkinlik Milas için neden önemliydi?

Her şeyden önce, Milas önemli zeytin bölgesiydi. Milas’ta 8,5 milyon, Muğla il genelinde ise 15 milyon civarında zeytin ağacı bulunuyor. Ülke genelindeki zeytin ağacı toplamı da 170 milyon civarında. Bu sayılar doğrultusunda Milas’taki zeytinlerin ülke toplamına oranı % 5, il geneline oranı % 56’dır. Bu, azımsanmayacak bir orandır. 2.167 kilometrekare yüz ölçümlü Milas’ın, % 60’ı ormanlarla; 80 bin hektarlık ekilip-biçilebilir, ürün alınabilir kültür arazisinin 50 bin hektarı da zeytin ağaçlarıyla kaplıdır. Yıllık 19-20 bin tonla ülke zeytinyağının % 10’unu karşılar. Milas’ta 93 zeytinyağı fabrikası bulunmaktadır. Milas’ta en az 7 bin çiftçi ailesi geçimini büyük oranda zeytinden sağlamaktadır.

Zeytin tarımının Milas’ta geliştirilmesi, zeytin üretiminde yeni ufukların açılması ve bir görüş zenginliğinin yaratılabilmesi için bu tür etkinliklere ihtiyaç bulunmaktaydı. Yıllardır bu konu değişik toplantılarda dile getirilmesine rağmen gerçekleştirilememişti. Milas için geç kalınmış bir faaliyetti ama hiçbir şey için geç kalınmış değildir. İlki gerçekleştirilen bu etkinlik, Milas’taki ürünlerin değerlendirilmesi, bir marka yaratılabilmesi konusunda önemli mesajlar verdi. 

Başta Muğla Valisi Amir Çiçek, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Muğla Üniversitesi Rektörü Mansur Harmandar, Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Mevlüt Gümüş, Gıda-Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Nazif Ekici olmak üzere üst düzeyde katılımlar oldu. Yapılan konuşmalarda, Milas zeytinciğinin geliştirilmesi, Milas zeytinyağının bir marka haline getirilmesi, pazarlama sorunlarının aşılması doğrultusunda önemli açıklamalar yapıldı.

MİTSO toplantı salonunda, Milas zeytinciliği ve geleceği konulu bir panel düzenlenildi. Panelistler:  Yrd. Doç. Dr. Figen Çukur(Muğla Üni. Milas MYO),  zeytin ve zeytinyağı üreticileri Ali Osman Menteşe, Zeynep Çelikoğlu ve İpek Akarca ile David Levi(Kimya Mühendisi). Toplantının yöneticiliğini, Milas MYO öğretim görevlisi Yar. Doç. Dr. Mehmet Günlük yaptı.

 

Konuşmacılar, Milas zeytinciliğinin geliştirilmesi için neler yapılması gerektiği, kaliteli zeytinyağı elde edilmesi için nasıl bir yöntem uygulanması, ‘Milas zeytinyağı’ markasının yaratılmasının önemi, zeytinyağında coğrafi işaretlemenin çok önemli olduğu ve üretmek kadar pazarlama konusunda da kafa yorulması üzerinde durdular ve bunun için mutlaka dış pazarlara açılmanın şart olduğuna dikkat çektiler. Dışarıdan bir göz olarak, 1948 Milas doğumlu ve İsrail’de yaşayan David Levi’nin konuşması, değerlendirmeleri ve önerileri ise özellikle çok çarpıcıydı… Ticarette ve turizmde, Milas ve Muğla için, yeni bakış açıları yarattı.  

 

Şenlikte ayrıca, restore edilen Çöllüoğlu Hanı’nda zeytin konulu fotoğraf sergisi açıldı. İkinci gün Ali Osman Menteşe’nin Ağaçlıhöyük Köyündeki(şimdi mahalle) zeytinliğinde, zeytin hasadı yapıldı. Toplanan zeytinler, Zeybekler’e ait modern fabrikada sıkıldı ve elde edilen zeytinyağı, küçük kavanozlar içinde hasat yapanlara hediye edildi. Uluslararası kimlikli yemek ustaları, kendi mutfaklarından tatlar sundular ve zeytinyağlı Milas yemekleri konulu yarışmada, en güzel yemekleri değerlendirdiler. Ayrıca Zeytindostu Derneği tarafından, zeytinyağı tadım eğitimi verildi. Bu eğitimler, Milas’ta sık sık tekrar edilerek, gerçek zeytinyağıyla sahtesini veya katkılısını birbirinden ayırt edecek insanlar çoğaltılmalı…

 

Sonuç:

Şenlik, Milas Kaymakamı Fuat Gürel’in öncülüğünde, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ve MİTSO Başkanı Reşit Özer ile diğer Oda ve şahısların katkılarıyla gerçekleşti. Şenlik, her sene, et etkin şekilde devam ettirilmeli.  Şimdi sıra, Milas’ın diğer önemli ürünleri olan, bal ve halıda… Bu şenliğin gerçekleşmesini sağlayan herkes, teşekkürü, fazlasıyla hak ediyor…
 
Nevzat Çağlar Tüfekçi

 

                            

                                 

 

 

17 Kasım 2014 Pazartesi

Altı Binini Birden





İşte, şimdi gün ortasında karanlık!
Kuşların henüz haberi yok bundan
Köklerinde hissetti sızısını
Upuzun yerde yatan zeytin ağacı
Baltanın keskin ağzıydı çığlığı bölen

Sabah, dalından havalanan cıvıl cıvıl kuşlar
Akşam döndüler korunaklı yuvasına
Ko ki yerinde bulasın… bir daha, bir daha, 
Üç tur attılar; deliye döndü,
Yuvası başına yıkılan kuşlar

Aysız bir gece, gökte ağlayan yıldızlar
Serin bir rüzgâr yaladı, içi titredi kuşların
Bir damla yaş süzüldü serçenin gözlerinden
Yanağımdan süzüldü kimsecikler görmeden

Kabuğuna vuran aynı rüzgâr, 
Nasıl titresindi ölü yaprak
Bu nasıl ve ne büyük yalan! 
Hani ağaçlar ayakta ölürdü
Boylu boyuna uzatıverdiler altı binini birden

Bir baskı daha yapsın gazetelerden biri
Nerden bulacağız yoksa üzerine örtüyü
Bu ayıp öldürmeli bizi, 
Nasıl bakacağız torunların yüzüne


Metin Soydeveli

8 Kasım 2014 Cumartesi

Kuran'da zeytin ağacı üzerine 6 ayet var

Manisa'nın Soma ilçesi, Yırca Mahallesi'nde termik santral yapılacak bölgedeki zeytin ağaçlarının kesilmesi ve köylülerin dövülmesi Türkiye'de süren ağaç katliamının yeni bir boyutunu gözler önüne sererken Zeytin ağacının Kuran-ı Kerim'de bir çok ayette geçmesi dikkat çekti. İşte o ayetler:
1
O(Allah) ki, Gök’ten su indirdi. Onunla, her şeyin bitkisini bitirdik ve ondan bir yeşillik çıkardık. Biz ondan kümelenmiş taneler; hurma ağacının tomurcuğundan sarkmış salkımlar, birbirine benzeyen-benzemeyen üzümler, zeytinler ve nardan bahçeler çıkarıyoruz. O olgunlaşıp ürünlerini verdiği zaman, ona bakın! Muhakkak bunda, iman eden bir kavim için ayetler(deliller) vardır. [EN'AM(6)/99]
2
O (Allah) ki yükseltilmiş(asmalı) ve yükseltilmemiş(asmasız) bahçeler; hurmalar, ürünü(yemişi) farklı ekinler, zeytinler ve benzeyen-benzemeyen narlar inşa etti. O ürününü verdiği zaman, ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin. İsraf etmeyin, muhakkak O, israf edenleri sevmez. [EN'AM(6)/141]
3
Onunla(suyla), sizin için ekinler, zeytinler, hurmalıklar, üzümler ve ürünlerin her türlüsünden bitirir. Muhakkak bunda, tefekkür eden bir kavim için, ayetler vardır. [NAHL(16)/11]
4
O ki, ne doğuda, ne de batıda bulunmayan, mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Neredeyse, ateş dokunmasa da, onun yağı, ‘ışık’ verir. , Nur üzeri Nur'dur. Allah, kimi dilerse, onu Kendi Nuru'na doğrultur. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyin Âlimi'dir. [NUR(24)/35]
5
Andolsun incire ve zeytine!
Ve Sina Dağı'na,
Ve şu Emin Belde'ye. [TİN(95)/1-3]
6
Sema'dan ölçüyle su indirdik. Onu, yeryüzünde iskan ettik. Muhakkak biz, onu(suyu) gidermeye de kadiriz. Onunla, sizin için üzümden, hurmadan bahçeler inşa ettik. Orada, birçok ürünler vardır ve ondan yersiniz. Tur-i Sina'dan çıkan bir ağaç vardır. O (ağaç), yiyecek olanlar için, katık(zeytin yağı) verir. [NAHL(16)/11]



6 Eylül 2014 Cumartesi

ANIT AĞAÇLAR: ZEYTİN

Hızla artan nüfus, gelişen teknolojinin kontrolsüz ve bilinçsiz kullanımı sonucu, sınırsız olduğunu düşündüğümüz doğal kaynakların hızla tükendiğini gün geçtikçe daha açık bir şekilde görmekteyiz. Bu gidişattan olumsuz etkilenenler arasında ise ormanlarımız şüphesiz ki ilk sıralarda gelmektedir. Doğaya, çevreye ve tüm canlılara birçok faydası olan yeşil alanları korumak ve arttırmak tüm dünyaya sağlıklı ve mutlu bir gelecek sağlayacaktır. Yaşamımızın ve doğanın bir simgesi olan ağaçlar, aynı zamanda geçmiş, günümüz ve geleceğimiz arasında iletişim sağlayabileceğimiz en önemli canlı varlıklardır. Kimi yerde fiziksel boyutuyla, kimi yerde görsel ayrıcalığıyla, kimi yerde de sahip olduğu kültürel değerleriyle dikkatimizi çeken ağaçlar sandığımızdan çok daha fazlasına sahiptir. 

Ağaçlar canlılık için sağladıkları sayısız fayda yanında, taşıdıkları kültürel değerleri nedeniyle de hayatımız da önemli bir yer edinmiştir. Tarihe tanıklık eden ve kültürümüzü ayakta tutan, doğal ve uzun ömre sahip bu ağaçlara anıt ağaçlar denmektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, 19 Temmuz 2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik”te anıt ağaç: Yaş, çap ve boy itibarıyla kendi türünün alışılmış ölçüleri üzerinde boyutlara sahip olan ve/veya yöre folklorunda, kültür ve tarihinde özel yeri bulunan ve/veya geçmiş ile günümüz, günümüz ile gelecek arasında köprü kurabilecek doğal ve uzun ömre sahip olan ağaçlar olarak ifade edilmektedir. 

Yaşadığımız yerde, yaşını tespit edemediğimiz ve koruma altına alınmasını uygun bulduğumuz ağaçların tescili için ne yapmalıyız?

Daha önce Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nda bulunan tescil görevi, 2011 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na devredilmiştir.

Tescil işlemi için ilk olarak, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinde, Tabiat Varlıklarını Koruma şubesine dilekçeyle başvuruyoruz. Dilekçede ağacın tescil altında olup-olmadığının kontrolü, değil ise gerekliliğini net bir şekilde açıklıyoruz. İkametgâh, nüfus cüzdanı fotokopisi, ağacın fotoğrafları ve varsa imar durum belgelerini de başvuru dosyamıza ekliyoruz. Sonrasında, tespit ve yeniden değerlendirme işlemi için; Genel Müdürlükçe konusunda uzman ve en az 5 kişiden oluşan araştırma ekibi kurulur ve çalışmalarına başlar.  Araştırma ekibi çalışmasını bu yönetmelik kapsamında belirlenen ilke ve esaslar doğrultusunda yürütmekle yükümlüdür. Araştırma ekibi tespit raporunu Genel Müdürlük ve ilgili İl Müdürlüğüne teslim ettikten sonra,  İl Müdürlüğü araştırma raporu kapsamında tespit raporu hazırlayarak Bölge Komisyonuna sunar. Tescili yapılan ağaçların korunması ve bakımında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kontrolü dahilinde belediyeler görevlendirilir.

Anıt Ağaçların Ayırt Edici Özellikleri

Anıt ağaçların ayırt edici özellikleri aşağıda yer almakta olup, bunlardan bir veya birkaçını taşıyan ağaçlar anıt ağaçlarıdır.
·                                 Yaş, çap ve boy itibarıyla kendi türünün alışılmış ölçüleri üzerinde boyutlara sahip olan kuşaklar arasında bağ kurabilecek uzunlukta doğal ömre sahip.
·                                 Yöre kültüründe olumlu veya olumsuz, gerçek veya hayal ürünü, mistik veya folklorik bir öyküye sahip.
·                                 Yöresel veya ulusal tarihte kimi olaylar ile özdeş hale gelen ve onlara tanıklık eden.
·                                 Görsel açıdan estetik görünüme sahip olan veya doğal görünümden esaslı şekilde sapma gösteren çatal, şamdan, kıvrık, yatay gibi dikkat çekici biçimde fiziksel özelliklere sahip.
·                                 Aynı gövde ve kök üzerinde iki veya daha fazla türün bir arada yaşaması gibi garip kaynaşma ve birlikte yaşama örnekleri sergileyen, doğal yaşam tarzı bakımından benzerlerinden farklı gelişme niteliklerine sahip.
·                                 Kent dokusunu tamamlayan, kent imajına etkisi olan grup, dizi veya tek ağaçlar.
Anıt ağaçlar Türk Standardları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS 13137 Anıt Ağaçlar Envanter Seçim Kuralları ve İşaretleme Standardına göre tespit edilir.

Dünyanın çeşitli yerlerinde ve ülkemizde anıt ağaçlara rastlamak mümkündür. Güncel ve net bir sayı olmamakla birlikte ülkemizde birçok türün, anıt ağacı olabilecek kriterlere sahip olduğu düşünülmektedir. Birçok araştırmacı, anıt ağaçların belirlenmesine yönelik çalışmalar yürütmektedir. Ancak ülkemizdeki anıt ağaçların sayı ve türü konusunda bir veri tabanı henüz oluşturulmamıştır. Arşivlerde bulunan bilgiler de, pratikte ulaşabilir durumda değildir.

Zeytin açısından konuya bakarsak,

Zeytin yetiştiriciliğinin doğuşu konusunda net bir bilgi olmamakla birlikte, Akdeniz Havzasındaki medeniyetlerin yakınında gelişmiş olduğu bilinmektedir. Geçmiş zamanlara ait bulunan zeytin kalıntıları nedeniyle zeytin ağacının geçmişinin 12 bin yıl öncesine dayandığı kesin bir şekilde söylenebilir.

Zeytin ağacı, özel yaprak anatomisi, sektöryel sürgün-kök ilişkisi, kök sistemlerinin çevreye uyumu ve yüksek morfogenetik yenilenme potansiyeli gibi morfolojik gelişim ile ilgili bir takım adaptasyon kabiliyetlerinden dolayı yüksek yaşama gücüne sahiptir. Ülkemiz yaşlı zeytin ağaçları açısından oldukça zengin. Ülkemizdeki tescil edilmiş zeytin anıt ağaçlarının bulunduğu bazı yerler şöyledir:

Mersin’in Mut ilçesine bağlı Haydar köyünde bulunan tescil edilmiş 1300 yıllık zeytin ağacı


Manisa-Kırkağaç’a bağlı Bakır kasabasında bulunan 1650 yaşında olan zeytin anıt ağacı

1350 yıllık olan zeytin ağacının, 1574'te Hatay-Payas'a külliye yapılırken kesilen 15 dönümlük zeytin bahçesinden kalan tek ağaç olduğu bilinmektedir. 1976'da Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nca "anıt ağaç" olarak tescillenen ağaç, yılda yaklaşık 300 kilogram zeytin vermektedir.
Eski zeytin ağaçları ülkemizde olduğu gibi dünyada da koruma altına alınmıştır. 

Malaga, İspanya

Valencia, İspanya

  İtalya

Girit-Kavousi Köyünde bulunan 3250 yaşında olan zeytin ağacı
Çevreyi ve doğayı anlamak, sevmek ve korumak aslında gönüllük esasına dayanıyor. İnternette haberini okuduğum bir olay bu gerçeğin en güzel örneklerinden biri oldu. Zeytin ağacının koruma altında olmadığı yıllarda 2 bin yıllık zeytin ağacını kurtarmak için hiçbir masraftan kaçınmayan Mordoğan’lı Basri Saka’nın örnek davranışı günümüz Türkiye’sine ders verir nitelikte. Meselenin tek bir ağaç olmadığının anlaşılacağı zamanların gelmesi dileğiyle…

Not: Kaynaklar kısmında belirtilmeyen fotoğraflar Zeytincilik Araştırma İstasyonu-Yetiştirme Tekniği ve Teknolojileri Bölüm Başkanı Mehmet Ulaş’a aittir. 

KAYNAKLAR

Dünya Zeytin Ansiklopedisi- Uluslararası Zeytinyağı Konseyi








20 Mayıs 2014 Salı

EŞEK ILE ZEYTİN AĞACI

Bir zeytin agaci ile bir esegin beraberligi, geleneklere aykiri görünse de, doganin en dokunakli birlikteligidir!

Yüz yildir topragin ayni yerinde duran bir agac olun, dallarinizi ve umutlarinizi uzatin gökyüzüne, günler gectikce kökleriniz yerin derinlerine yol alsin!

Oysa ne yazlar, ne baharlar yasadiniz! Yapraklariniz kac kisin rüzgarinda uctu.

Bir Esek, bunca yilin aliskanliklarindan caydiracak degil ya sizi? Ne diyor Esek:

" Soylu bir agacsiniz, yüzyillar öncesine ulasir atalariniz. Topragin ayni noktasinda dikilip durmaktan sıkılmiyor musunuz?"

Esek neler söylüyordu?

" Neler söylüyorsun Esek?" dediniz. " Beni irdelemek bir esege mi kaldi?"

" Toplayin dalinizi, köklerinizi biraz dolasalim diyorum" dedi Esek.

Zeytin agaci güldü, birkac yaprak düstü dallarindan:

" İlahi Esek!" dedi. " Sana neden esek dediklerini simdi anladim!"

Esek, Zeytin agaci'na bir tekme atti:

" Siz benden daha az mi eseksiniz?" diye sordu. " Bunca yildir, dünyanin ayni noktasinda dikilmekten usanmadiniz mi?"

" Benim dogam bu!" dedi Agac. Esek, Zeytin agaci'na bir tekme daha atti:

" Dogaya ne kadar karsi durursak, o kadar kendimiz oluruz!" dedi.

" Aykiriligin ilkelligi icindesin!" dedi Agac. " Doga mutlak degil midir?"

Esek bu kez Zeytin Agaci'na biraz daha sokuldu:

" Dogada mutlak diye bir sey yoktur! Diye bagirdi. " Mutlak olani biz yaratiyoruz! Oysa, doga her gün degisir ve kendini asar!"

Agac sasirdi:

" Ne kadar pervasizsin!" dedi. " Dogaya karsi durmak, bir esege mi kaldi?"

Esek, üc gündür sürdürdügü teklifini yineledi:

" Hadi cok bilmisligi birak da topla köklerini, baska yerlere gidelim!"

Agac dudak büktü:

" Baska bir yer olur mu?" dedi. " Buradan baska bir yer, nasil baska yer olur?"

Esek verecek yanit bulamadi. Bu kadar da esek bir Zeytin Agaci görmemisti.

" Baska yer; baska esekler, baska zeytin agaclarinin oldugu yerdir!" dedi.

Agac güldü:

" Baska agaclar mi? diye bagirdi. " Benden baska zeytin agaclari mi var?"

Esek anirdi:

" Elbette!" dedi. " Baska zeytin agaclari, baska esekler! Bir dostun olsun, istemez misin?"

Zeytin Agaci dallariyla basini kasidi:

" Bekle!" dedi, " gece olsun, uyusun insanlar, o zaman gideriz buradan!"

Tam köklerini toplamisti Zeytin Agaci, tam dallarini yumak yapmisti, bir kadin geldi, Esek'in ipini cözüp götürdü. Arkasindan bagirdi Agac:

" Neden aldattin beni, hani baska agaclarin yanina götürecektin?"

O gece Esek'in gözüne uyku girmedi. Sabah olsun, dogru Agac'in yanina gidecek ve onu baska agaclara götürecekti. Sabah Esek bir balta sesiyle uyandi. Adamin biri, hatta insan bile olabilirdi, Zeytin Agaci'ni kesiyordu. Her balta darbesinden sonra haykiriyordu Agac: " Hani, baska agaclarin yanina götürecekti Esek beni?" diyor, inliyordu!


Cavit Kürnek

Nisan 2006