HURŞİT
Köyün çarıklı erkanından
Koreli Hüseyin’in oğlu Hurşit
babası Nato şemsiyesi altında
savaşa gitmişti Kore’ye
dönüşünde bir çok asker elbisesi getirdi
askeri parkalar, şapkalar, pantolonlar
ama ne renkleri,
ne de modelleri benzerdi bizimkilerine
“Castro” modeli şapkalar,
amerikanvari elbiselerle
ömrü boyunca amelelik yaptı Hurşit
Kayseri’ye gitti askerlik için
ertesi yıl Barış Hareketi’nde Kıbrıs’a
nasıl gittiğini, ne yaptığını sorsanız
dudaklarında tatlı bir tebessümle :
“Bir gece ansızın
tam teçhizat geldik Mersin’e
helikopterlerle vardık Kıbrıs’ın üstüne
“önce kum torbalarını attırdı komutan
sonra biz askerler indik düşman üstüne
sıra bana gelince:
“atla Sarı” dedi komutan
zifiri karanlıktı her yan,
yerden bıçak bilemesi gibi
kıvılcımlar saçıyordu düşmanın otomatikleri
o an anladım
neden kum torbalarını attırdığını önce
komutanın
gerisini zaten biliyor herkes”
Anlattığı sıradan bir olaymış gibi
utangaç bir şekilde sessizliğine gömülür
söz etmeyi hicap sayardı.
kendisine verilen cesaret ve başarı madalyasından
ne de yaraşırdı Hurşit’e
kahramanlık madalyasına ilaveten
bir de fazilet madalyası verilmesi
T. Ayhan ÇIKIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder